damat adayı düğününe 1 ay kala kayın pederinin evine akşam yemeğine davetlidir.
akşam yemeği yenildikten sonra çay içilir.çay içiliyorken öyle bir yağmur başlar ki tam anlamıyla bardaktan boşalırcasına 10-20 dakika felan dinmez.çay bittikten sonra yatmaya kalkarlar damat çaresiz eve gideceğini düşünürken kayınpederi derki olum bu yağmurda eve gitme üşütür hasta olursun bu akşam burada yat der.damat sevinir.damat adayına yatacak yeri hazırlıyorken damat ortadan kaybolur.oraya bakarlar buraya bakarlar damat yok.kayınpederde der utandı galiba eve gittiğini düşünür.tam yatacakları zaman büyük bir gürültü ile dış kapı çalar.bakarlar ki kapıda damat sırılsıklam elinde kara poşet...( damat evine pijama almaya gider...
Bir gün, bir adam Peygamber Efendimiz’in yanına gelerek, "Size dünya ve ahiretle alakalı soracak sorularım var." der.
Bunun üzerine Peygamberimiz o kimseye, "Ne istiyorsan sor" buyurur. Ardından o kişi ile Peygamber Efendimiz arasında şu diyalog yaşanır:
- İnsanların en zengini olmak istiyorum.
- Kanaatkâr olursan insanların en zengini olursun.
- İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum.
- İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır. Sen de insanlara faydalı ol.
- İnsanların en adaletlisi olmak istiyorum.
- Kendin için istediğini insanlar için de istersen insanların en adili olursun.
- İnsanlar içinde Allah’a en yakın, O’nun en has kullarından olmak istiyorum.
- Allah’ı çok zikredip anar ve hatırlarsan o zaman Allah’ın en has kulu olursun.
- Muhsinlerden, iyilik edenlerden olmak istiyorum.
- Allah’a, O’nu görüyor gibi ibadet et, her ne kadar sen O’nu görmesen de O seni görüyor.
- Kıyamet günü nur içinde haşrolmak istiyorum.
- Hiç kimseye zulmetme, kıyamet günü nur içinde haşrolursun.
http://galeri.internethaber.com/images/gallery/2024/9.jpg
- İnsanların en merhametlisi olmak istiyorum.
- Önce kendine ve insanlara merhamet et ki; Allah da sana merhamet etsin.
- Günahlarımın azalmasını istiyorum.
- İstiğfar ederek günahlarının bağışlanması için Allah’a yalvarırsan günahların azalır.
- İnsanların en kerimi olmak istiyorum.
- Allah’a kullarını şikayet etmezsen insanların kerimi olursun.
- Rızkımın bol olmasını istiyorum.
- Temizliğe devam edersen rızkın bol olur.
Allah ve Resulü tarafından sevilmek istiyorum.
- O zaman Allah ve Resulü’nün sevdiklerini sev, sevmediklerini de sevme.
- Allah’ın bana kızmasından kendimi korumak istiyorum.
- Kimseye kızmazsan Allah’ın gazabından ve kızmasından kurtulursun.
Duamın kabul edilmesini istiyorum.
- Haramlardan sakınırsan duaların kabul olur.
Allah’ın beni başkalarının yanında rezil etmemesini istiyorum.
- Namusunu koruyup iffetli ol ki; insanlar yanında rezil olmayasın.
- Allah’ın ayıplarımı, kusurlarımı örtmesini istiyorum.
- Kardeşlerinin ayıplarını örtersen Allah da senin ayıplarını örter.
- Benim günahlarımı ne siler?
- Gözyaşların, hudûun (saygıyla Allah’a kulluğun) ve hastalıklar.
- Allah yanında hangi iyilik daha faziletlidir?
- Güzel ahlak, tevazu, belalara sabır ve kazaya rıza.
- Allah yanında en büyük günah hangisidir?
- Kötü ahlak ve Allah’ın emirlerine karşı gösterilen cimrilik.
- Rahman Allah’ın gazabını ne dindirir?
- Gizliden gizliye sadaka vermek ve sıla-i rahim (akrabaları ziyaret ve görüp gözetmek)
Şimdi KALDIĞIM yerden mi devam etmeliyim HAYATA..
Yoksa KANDIĞIM yerden mi?..
Sen söyle sevgili tecrübelisin bu işlerde...
İnsan nasıl unutur SEVDİM dediğini ?
1-Atakama çölüne 400 seneden beri yağmur yağmamaktadır. Yağan yağmur da havada buharlaştığından yere düşmemektedir.
2-Süleymaniye camiinin 4 minaresi olmasının sebebinin, Kanuninin İstanbulun fethinden sonraki dördüncü padişah; bu dört minaredeki on şerefenin de Osmanlının onuncu padişahı olduğunun bir işareti anlamına geldiğini.
3-Develerin 3 tane kaşı vardır.
4-Yunuslar bir gözü açık uyurlar.
5-Bir sineğin hızı saatte 8 km.dir.
6-Zürafanın dili 35 cm. kadardır.
7-Osmanlı sultanlarının ve bazı alimlerin başlarındaki kavukların, kefenlerinden oluştuğunu, sık sık ölümü hatırlayıp ona göre karar verdiklerini, ayrıca öldükleri zaman hemen başlarındaki kefenle defnedildiklerini.
8-Bir insanın su ve yemek olmadan yaşayabildiği en uzun süre 18 gündür.
9-Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
10-Sığırların 4 tane midesi vardır.
11-Erman Kunter, 1988 yılında Fenerbahçe formasıyla Hilal spor karşısında 153 sayı atarak rekor kırarken, ilk yarıda da attığı 81 sayıyla bir devrede en fazla sayı üreten basketçi olarak da tarihe geçti.
12-Kediler şeker tadını ayırt edemezler.
13-Atlar 1 ay kadar ayakta kalabilirler.
14-Fare, bir deveden bile daha uzun süre susuz kalabilir.
15-Timsahlar dilini dışarı çıkaramazlar.
16-Zürafanın ses telleri yoktur.
17-Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
18-2600 kadar kurbağa cinsi var.
19-Yetişkin bir ayı at kadar hızlı koşabilir.
20-Sadece domuzlar güneşten yanabilir.
21-Deniz kobrası dünyanın en zehirli yılanıdır.
22-Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir.
23-Hayvanların en büyüğü mavi balinadır. (uzunluğu 33 m., ağırlığı 190 t.)
24-Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
25-Deve deniz suyu içebileceği gibi bir defada 250 litre su da içebilir
Eski iran hükümdarIarından biri vezirine oğIunun hocasından yakınıyordu:
- Ben istiyorum ki oğIum iIim öğrensin, benim yerime iyi bir hükümdar oIsun, o ise devamIı müzikIe, sesIe, sazIa meşguI Demek ki hocası buna iyi bir yön veremiyor
Vezir aynı görüşte değiIdi:
- Hükümdarım hocanın eIinde mucize yok Çocuğun kabiIiyeti neye ise hocası ancak onda iIerIemesine, oIgunIaşmasına yardım edebiIir İnsanın tabiatı değiştiriIemez Terbiye yaratıIışa tabidir
Hükümdar aksi görüşteydi Terbiye iIe yaratıIışa yön verebiIeceğini iddia ediyordu Bunu kanıtIamak için bir akşam sarayında bir eğIence düzenIedi Bu eğIence sırasında eğitiImiş kediIerin bir gösterisi de yer aIdı Bu kediIer, sırtIarında, bir tabak içinde yanan mumIarı taşıyorIar ve onIarı
düşünmüyorIardı Hükümdar vezire bu kediIeri göstererek:
- Görüyorsunuz, terbiyenin neIere gücü yetiyor, dedi
Vezir karşıIık vermedi OIumIu, oIumsuz bir şey söyIemedi Yeni bir eğIence gecesini bekIedi Bir başka gecede düzenIenen eğIenceye geIirken yanında gizIice bir kaç tane fare getirdi KediIer gösteriye başIadığı zaman bu fareIeri kediIerin ortasına doğru saIıverdi FareIeri gören kediIer sırtIarındaki tabağı, mumu unutup fareIerin peşine takıIdıIar MumIar, tabakIar hepsi bir yana yuvarIandı Yanan mumIardan yerdeki haIıIar tutuştu OrtaIık bir anda ana-baba gününe döndü Tam bu esnada vezir padişaha yanaşıp iddiasını kanıtIamanın gururuyIa şöyIe dedi:
- Gördünüz mü padişahım terbiye yaratıIışa tabidir
Bir asker, namaz kılan en zor şartlarda bile terk etmeyen diğer askere sordu:
-Ar...kadaş kaçıncı çağda ...yaşıyoruz niçin kendini zahmete sokup hergün 5 defa namaz kılıyorsun? Namaz kılan asker, tam o sırada uzaktan görünen teğmeni gösterdi:
-Şu insan: niçin hergün yanından geçerken toplanıyor, selam veriyor ve bütün emirleri...ne itaat ediyorsun. Yat dese yatıyor, kalk dese kalkıyorsun oda senin gibi iki ayağı iki eli ve bir başı olan bir insan değilmi? Diğer asker cevap verir:
-Evet oda benim gibi bir insan ama omuzunda yıldızı var. Namaz kılan askerin cevabı müthişti:
-Ey arkadaş sen omuzunda yıldızı var diye senin gibi bir insana itaat ediyorsun da ben yerdeki kumlar adedince yıldızları olan ve hepsini tesbih tanesi gibi kudret eliyle çeviren RABBİM'e niçin itaat etmeyeyim...
sanat galerisinde gördüğü tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni ressama sordu:
"güzel bir tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım" dedi.
"adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? ona kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz sanırım"
ressam gülümsedi ve cevapladı:
"adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki" dedi ve tablosunun ...anlamını açıkladı:
"bu kapı, insanın kalbini simgeliyor. ancak içeriden açılabildiği için dışarıda kol olması gerekmiyor"
O kapı size içeriden açılmamışsa GİREMEZSİNİZ ! ! !
Vakitsiz aklıma düşTün ey güzel
Aşk ile gönlüme akıp dolmadın
Her şeyim sıradan bir sendin özel
Arayıp da beni bir gün bulmadın..!
Kaç sene oldu bak sen yoksun hala
Ben dert çeker iken oh sen ne ala
Başıma açıpta bin türlü bela
Sensiz ne haldeyim ey yâr bilmedin..!
Bilmem ki ne idi, yâr bana kastın.?
Selamı kelamı zamansız kestin
Anlamadım neden hiç yoktan küstün
Bir günden bir güne haber salmadın..!
Yeter artık vuslat olsun çıkda gel
Kalmasın ne olur bu aşk’a engel
Gözüm kan çanağı gözyaşlarım sel
Dedim yâr gelipte kapım çalmadın..!
Yokluğun bir hançer batar sineme
Yazık ettin bunca ömür seneme
İncir dikip ey yâr gönül haneme
Bedduamı aldın iflah olmadın..!
O benim için geçmişe anıt bırakıLacak kadar değerLi;
geçmişte bırakıLamayacak kadar gerekLiydi.
GeLecek vaatsizLiğine rağmen şimdimdi
ve
beLki de düşLeyemesem de,
yarınımdı...
Sağlıklı ve erdemli bir insan davranışı olan hoşgörü; tahammül etme, katlanma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma,
farklılıklara saygı duyma, çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla ve anlayışla katlanabilme demektir.
Beşeri münasebetlerin temeli olan hoşgörü; kendini ifade etme hakkına saygı duyma, izin verme, aldırmama ve iyi karşılama
anlamlarına da gelir.
Evde, trafikte, sokakta, okulda, işyerinde, hayatın içinde, kısaca insanın olduğu her yerde hoşgörüye ve koşulsuz sevgiye ihtiyaç var.
Çünkü hoşgörünün ve sevginin olmadığı yerde çatışma, bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik, tartışma ve kavga gibi tüm olumsuzluklar yaşanır.
Yokluğunun çekilmez olduğu saatler bunlar, arsız bir özlem ve adsız bir acı çöker üstüme.
Nerden tutsam hayalini, geceye karışır gözlerin. Şimdi yansa da içim, bil ki bu ateşi sen yaktın.
Kimse bakmazken gözlerimin içine, gelip bir tek sen baktın. Şikâyet değil; Olsa olsa,
hasretin kangren ettiği, hislerin feryadıdır bu. Gündüz kurulan hayallerin, gece kâbusudur bu.
Sevgimin nazarında, beş kuruş etmez hiç bir acı, benzemez hiç bir şeye, sığmaz hiç bir kalıba.
Çünkü ben başka sevdim seni. Çünkü ben aşkla sevdim seni.
Belkide aşkı aşk yapan bitimli olması!
Simdi geriye baktığımda,yaşadıklarım beni ben yapmış..
"Ben" olma maceramı sevdim.
Her şeye rağmen üstelik!
AYRILIK...
.Olamazdı
Bekleyenin var geride, benimse önümde özgürlüğüm..
Üzerlerine basıp tırmanamazdım, sana doğru
Sonrasında bakamazdım kimseye, eski ben olarak
Olmazdı....Gereken görmemekti seni, karşımda olsanda..
Hissetmemeye çalışmaktı içimdeki sızıyı
Derindeki acıyı yok saymaktı, farketmemekti...
Nefes alamadığımı belli etmemekti...
Ben artık SEN diye baslayan siirleri sevmiyorum..
Bu satırlar sana;
Yakıp yıktıkların, Kanatıp bıraktıkların için.
Bu satırlar sana:
Öğrettiklerin için...Yaşattıkların için.
YA HEP,YA HİÇ....
Ben'de ben'i tüketmeden gel...
Öylesine arama beni,
Öylesine gelme bana;
GELECEKSEN ADAM GİBİ GEL...