Ve o hayatın içinde savrulup giden insanlar
Hayat kargaşasında boğulanlarmı dersiniz istemeselerde
Bile bile kendini boğanlarmı
Birkaç kuruş kazanmak adına tükenen insanlık
Çocuk kalsaydım diyenlerin çoğunluğu arasında
Oysa yaşanılan çocuklukta değil artık
Eskidendi çocukluk
Parklarda koşup oynamak,alınlardan akan tere bakmadan yada kanayan dize
Masumca geçirilen saatlermi çocukluk yoksa değeri düşük metal bir paranın gönüllerdeki yüksekliğimi
Çıkarsızca geçirilen saatler,kurulan arkadaşlıklar saf ve temiz
Gün ışıldayınca beliren yüzler,karanlık istilasını yapıncaya dek geceye koşuştura dursun
Heyecanlı sesler alıp götürsün hesaplaşmaların fırtınasını
Şimdilerde çocukluk patlayan bomba
Yada sözde özgürlük adına kullanılan piyonlar yaptıklarından bir haber
Adına teknoloji denilen masallarda kaybolup gitmiş çocukluk hepimizin tuzağına düştüğü
Ne okul bahçelerinde top oynayan çocuklar kaldı ne de komşu teyzelerin top oynamayın diye bağırdığı mahalleler
İsyanlar aldı başını sadece,özendirilen hayatlar çocukların zihninde
Biri itince sen neden düşürürsün
Elinden tutup kaldırmak değilmidir büyüklük
İnsanlık kendin için yaşamakmıdır sadece
Zenginliğine zenginlik katmakmı
Hırsın için önüne geleni yıkmakmı insanlık
İnsanlık acımasız olmakmı
Dürüstlükten kazanılmış bir ekmeğin lezzetini
Hangi ziyafetler verebilirki
Paylaşılan bir tutam sevginin hazzını hangi yağmurlar sunabilirki
Herşey insanda başlar insanda son bulur
Sunulan bir hayat var bizlere
Savrulup giden hayatlar,hayat kargaşasında boğulanlar,bile bile kendini boğanlar
Birde gerçek hayatın ötesinde dünyada kendini ateşe atanlar...!!!
ani en zoruna hazırlayamadım kendimi. Gidişinin ardından yüreğimin kanamasını durduramadım,
yüreğimin onsuz oluşuna alıştıramadım..
Derler ki unutmalı, zamana bırakmalı.
Nasıl olsa sarılır yaralar bir gün
Ama benimki aşk değil, sen gibi taş değil
Benim ki kalbine sürgün.
Zamana bırakalım dedi bana, bende zamana bırakalım ama zamanla bırakmayalım dediğimde,
söyleyecek bir sözü bile yoktu. Anlaşılan zamana bırakmak istediği aşkı zamanla bırakacaktı,
kendi içinde biten sevgisini yeniden yakmaya mecali yoktu.
Aşkı zamana bıraktın sevgili, ama zamanla da bırakacaksın beni, umudun elçisi olmaya ne hacet,
tek gerçek, gerçekleri kabullenmek.......
Adamın biri kumsalda dolaşırken ayağı bir şişeye çarpmış..Şişenin tıpasını çıkarmış ve içinden bir cin çıkmış..Cin adama – Bir dilek hakkın var..Dile benden ne dilersen! demiş..Adam da – İki okyanusu birbirine bağlayan bir köprü yapmanı istiyorum..demiş..
Cin :
- Yahu kardeşim bu ne biçim dilek daha olanaklı bişeyler iste..demiş..
Adam :
- Öyleyse kadınları anlamak istiyorum..demiş..
Cinin cevabı çok kısa ve net :
- Köprü kaç şeritli olsun ? demiş..
Tırnak batması pek çok insanda görülen,kişinin yürümesini,iş görmesini engelleyecek derecede rahatsızlık ve ağrı verebilen bir patolojidir.Tırnek batması tüm ayak parmaklarında olabilmekle beraber genellikle baş parmakta oluşur.Tırnak büyürken bir veya iki taraftan derinin içine doğru batma eğilimi gösterir,bu esnada oluşan enflamasyon sonucu tırnak kenarındaki doku da tırnağın üzerine doğru ilerler.
Tırnaklar normalde tırnak kökünde,deri altında bulunan germinal matriks denen kısımda oluşturulur,tırnak yatağı dediğimiz parmağın üst kısmında ileriye doğru büyürler.Uzamış tırnaklar mümkün olduğunca düz olarak kesilmelidirler.
Bazen tırnak uç kısımları yan taraflardan deriye batar ve bir yabancı cisim gibi reaksiyon başlatırlar.,bazen ise tırnak yalnızca köşelerde değil,tümüyle tırnak yatağına batık hale gelebilir. Her iki durumda da ilk bulgular ağrı ve şişmedir.Batma bölgesinde kanama olabilir veya enfeksiyon gelişip iltahap gelebilir.Tedavi edilmediğinde ise iltahabın kemiğe ilerlemesi (osteomyelit) ve sistemik enfeksiyonlar oluşabilir.Ayakkabı giymek ve yürümek çok zor olabilir.
Tırnak Batmasının Sebepleri
1-En sık hatalı ve derinden kesilen ayak tırnakları
2-İyi uymayan dar ve sivri buyun ayakkabılar
3-Devamlı darbelere maruz kalma
4-Hamilelik ve Doğum sonrası dönem
5-Şişmanlık
6-Tırnaklarda Mantar Enfeksiyonu
Tırnakları nasıl kesmek gerekir:
Her tırnak batması durumunda tırnak çekilmez.Hafif batma durumunda tırnağın batan kısmının altına bir pamuk parçası koymak ve bunu günlük değiştirmek uygundur. Böylece tırnak ile cilt arasında bir tampon alan oluşturup tırnağın ete batmadan buradan büyümesi sağlanır. Tırnak büyüyünce kavisli değil düz şekilde kesilir. Parmağı sıkıştırmayan geniş ayakkabı veya ucu açık ayakkabı giymek gerekir. Bu sırada batma sebebiyle iltihap varsa antibiyotikler (ağızdan veya merhem şeklinde) kullanılabilir.
Bazen hastalar kendileri tırnaklarının kenarlarını keserek bu durumu düzeltmeye çalışıyorlar. Ama bu uğraş genellikle tam aksine daha çok batmaya sebep olur. Pedikür ile tırnak kenarının kesilip çıkarılması da (iyileşmeyen şiş doku oluşmuşsa) tırnak batmasını iyileştirmez.
Eeeee si ...!!! işte öyle be hayat.....!!!
Senin içinde yuvarlanıp gidiyoruz,....
Sayende bazen ağlıyor bazen gülüyoruz...
Durup durup kendimize sorular soruyoruz!
Cevabını bilsekte bilmemezliğe veriyoruz...
Sen nasılsın...!!! be HAYAT?
Var mı bize oynayacağın yeni bir oyun...?.....
Var mı bize göstereceğin başka bir yolun ..
Ya da...
Söyle ne zaman gelecek senin sonun ?
Kendisinin, hayatın, olayların, gidişatın farkında olmalı.
Farkı fark etmeli, fark ettiğini de fark ettirmemeli bazen
Bir damlacık sudan nasıl yaratıldığını fark etmeli
Anne karnına sığarken dünyaya neden sığmadığını ve en sonunda, bir
metrekarelik yere nasıl sığmak zorunda kalacağını fark etmeli.
Şu çok geniş görünen dünyanın ahirete nispetle anne karnı gibi olduğunu
fark etmeli.
Henüz bebekken "Dünya benim" dercesine avuçlarının sımsıkı kapalı olduğunu,
ölürken de aynı avuçların "Her şeyi bırakıp gidiyorum işte" dercesine
apaçık kaldığın fark etmeli.
Ve kefenin cebinin bulunmadığını fark etmeli.
Azrailin her an sürpriz yapabileceğini,nasıl yaşarsa öyle öleceğini fark etmeli
Yaratılmışların en güzeli olduğunu, fark etmeli ve ona göre yaşamalı
Gülün hemen dibindeki dikeni,dikenin hemen yanı başındaki gülü fark etmeli
Evinde kedi, köpek beslediği halde, çocuk sahibi olmaktan korkmanın
mantıksızlığını fark etmeli
Dolabında asılı 25 gömleğinin sadece üçünü giydiğini ama arka sokaktaki
komşusunun o beğenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli.
Annesinden doğarken tertemiz teslim aldığı gırtlağını, 60-70 yıl sonra
sigara yüzünden Azrail’e soba borusu gibi teslim etmenin emanete hıyanet
sayılacağını fark etmeli,
63 yıldır hiç karnı doymayan bir Peygamber’in ümmeti olarak beslenme
yüzünden sarkan göbeğini fark etmeli. İnsan fark etmeli ki.
Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti, yarın meçhuldür
O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür....
AŞK Toprağına Düşsem Dağılacağım..
Düşmeden Kalksam Kendim de yok olacağım. Çiçeğine Düşsem Boşa Yeşerecek Umutlarım...
Güneşine Düşsem Buhar Olacağım.. Denizine Düşsem Kaybolacağım,
Rüzgarına Düşsem Uçup Savrulucagım...
Gözlerine düşsem Yaşın olacagim...
Oysa Içime Düşsem sel olur SEVDA olur sevgi akar dururum...
Ben illede de SANA Düşmek İsterim Belki O Zaman Sende '' ''CANN'' Olurum..!!
Hadi aç yüreğini cemre misali yağmak istiyorum....
Sağlıklı ve uzun bir ömür için bedenimizle ilgilendiğimiz kadar acaba ruhumuzla da ilgileniyor muyuz?
Onu besliyor muyuz? Biliyor muyuz ki ruhsuz bir beden kurumuş bir ağaca benzer...
O ağacı sulayalım, çiçekler açıp meyve vermesini sağlayalım...
Yüzümüzü gün ışığına çevirelim ki hiçbir gölge görmeyelim...
Hamilelik döneminde bolca alınan Omega 3 yağ asitlerinin rahim içinde gelişmekte olan bebeğin beyin ve göz gelişimine önemli katkılarda bulunduğu uzun zamandan beri bilnmektedir. Bunun yanında yeni çalışmalar bu maddenin daha da farklı özelliklerini ortaya çıkarmıştır:
Hamilelik döneminde Omega 3 yağ asitlerini en yüksek seviyede tüketen anne adaylarıyla en düşük seviyede tüketen anne adaylarının hamilelik dönemi, lohusalık ve emzirme dönemi ve bebeklerinin gelişimlerini inceleyen çalışmalarda bu maddeyi yüksek seviyede tüketen anne adaylarında erken doğum riskinin azaldığı, preeklampsinin (preeklampsi halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinir ve tansiyon yükselmesi ve idrarda albumin görülmesi şeklinde seyreder) daha az görüldüğü, annede doğum sonrası depresyon ve hafıza bozukluğu oranının daha düşük olduğu gözlemlenmiştir.
Yine bu çalışmalar hamilelik döneminde omega 3 maddesini bolca tüketen annelerin bebeklerinin yenidoğan ve bebeklik döneminde daha az uyku sorunu yaşadığını, ileriki dönemlerde çocukluk çağı allerjilerinin daha az görüldüğünü, hiperaktivite gibi dikkat eksikliği sorunlarının daha az yaşandığını göstermektedir. Hatta son bir çalışma hamilelik döneminde yüksek seviyede Omega 3 yağ asiti tüketen anne adaylarının kız çocuklarında ileride meme kanseri görülme riskinin azaldığını bile göstermektedir.
En yaygın meslek hastalıklarından olan bilgisayara bakma sendromu her geçen gün yayılıyor. Uzmanlar; gözlerde ağrı, yorgunluk, kızarıklık ve bulanık görme gibi belirtileri olan bu hastalığın; bilgisayar kullanıcıları arasındaki yaygınlık oranının yüzde 88 olduğunu söylüyor.
İş dışında da internet, vb. amaçlı bilgisayar kullanımımız arttı. Bu da bizi bir salgınla karşı karşıya bıraktı. Bilgisayar kullanıcılarının %85-90’ında görülen bu göz rahatsızlığına “Bilgisayara Bakma Sendromu” veya İngilizce adıyla “Computer Vision Syndrome” deniyor.
Bilgisayara bakma sendromunun belirtileri
Gözlerde ağrı, yorgunluk, rahatsızlık, kızarıklık, bulanık görme, çift görme. Bu sendromun gözlerle ilgili olmayan diğer belirtileri ise baş-boyun-omuz ve sırt ağrıları!
Bilgisayara bakma sendromunun nedenleri?
Bilgisayara bakma sendromunun en önemli nedeni göz kuruması. Ekrana dikkatli bir şekilde bakarken gözlerimizi daha seyrek kırpıyoruz. Gözyaşını dağıtan kırpma hareketi azaldığında, göz yüzeyi kurumaya başlıyor.
Aynı durum kâğıttan bir yazı okurken de geçerli ama bilgisayarın getirdiği ek bir olumsuzluk daha var. O da, göz yüzeyindeki buharlaşma alanının artması.
Kâğıttan bir yazı okurken genellikle aşağı doğru bakarız. Göz kapaklarımız, göz yüzeyinin önemli bir bölümünü kapar ve gözyaşının buharlaşmasını engeller. Ekrandan bir yazı okurken ise genellikle ileri doğru bakarız. Bu da göz kapakları arasındaki aralığı genişletir. Böylece gözyaşı daha geniş bir alandan buharlaşır.
Bilgisayarla çalışma sonrasında gözlerde kuruluk ve buna bağlı yanma ile ağırlık hissi olur. Bilgisayar kullanıcısında, göz yüzeyindeki kuruluğu telafi etmek üzere refleks bir göz yaşarması da meydana gelebilir.
Göründüğüm” gibi, Değilim…! Bakmayın,Yüreğimin “Solgunlaşıp” …. Durgunlaşmasına”…!
Aslında, En Az “Çiçekler” Kadar Renklidir, “Kişiliğim”…!
Lakin Şimdilerde, “Hüzün” Dolu,….
Bekleyişler” Ve, “İMTİHAN” İçindeyim!...