The Curious Case of Benjamin Button F. Scott Fitzgerald'ın 1922 yılındaki çıkarttığı kısa öyküden uyarlanmış 2008 yapımı film. Yönetmeni David Fincher, senaryo yazarı ise Oscar ödüllü senarist Eric Roth'dur. Filmin başrollerini Brad Pitt ve Cate Blanchett paylaşmıştır.
11 Kasım 1918'de, New Orleans insanları 1. Dünya Savaşı'nın bitişini kutlarken, bir bebek 86 yaşındaki bir adamın fiziksel görünüşü ile doğar. Bebeğin annesi doğumdan kısa bir süre sonra ölür ve babası, Thomas Button, bebeği alır ve onu huzurevinin önüne bırakır. Huzurevinde çalışan Afrikalı-Amerikan çift Queenie (Henson) ve Tizzy (Ali) bebeği bulurlar. Hamile kalamayan Queenie, bebeği kendi üstüne almaya karar verir. Bebeğe Benjamin ismini verir.
Hikâyenin akışında, Benjamin'in fiziksel gelişimi başlar. 1930'da, hâla yetmişlerinde görünürken büyükannesi huzurevinde yaşayan Daisy (Fanning) ile tanışır. Benjamin ve Daisy birlikte oynarlar.
Birkaç yıl sonra, Benjamin, Kaptan Mike nedeniyle New Orleans rıhtımındaki bir römorkörde çalışmaya gider. Boş zamanlarında, Mike Benjamin barlara ve genelevlere götürür. İlk gittiğinde Benjamin, babası olduğunu belli etmeyen Thomas Button'la tanışır. Sonra, uzun dönem iş için New Orleans'tan ayrılır.
Rusya'da, Benjamin, Elizabeth Abbott (Tilda Swinton) adlı bir İngiliz kadınla tanışır ve ona aşık olur. Yeni evli Elizabeth eşiyle birlikte İngiliz hükümeti adına casusluk işinde çalışıyor; fakat Benjamin'le bir işi vardır. Bir gün, 8 Aralık 1941 sabahında (Pearl Harbor Saldırısı'ndan sonra) Elizabeth beklenmedik şekilde ayrılır ve arkasında bir not bırakır: Seninle tanışmak güzeldi.
1945'te, Benjamin New Orleans'a döner ve yine Thomas Button'la tanışır. Thomas kendisinin babası olduğunu söyler ve Benjamin'e ev, Button aile şirketini de içeren bütün servetini miras olarak bırakır.
Benjamin, Daisy'nin New York'ta başarılı bir dansçı olduğunu öğrenir. Benjamin, New York'a Daisy ile tanışmaya gittiği zaman, Daisy'yi başka bir dansçıya aşık olmuş olarak bulur. Sonra, Paris'teki dans turu sırasında, dans kariyerini engelleyen, bir araba kazası geçirir. Benjamin Daisy'nin arkadaşlarından birinden telgraf alır ve hemen onu bulmak için Paris'e gider. Daisy'nin Benjamin'i gördüğündeki ilk yorumu Mükemmelsin olur. Sonra Daisy, Benjamin'e sırtını döner ve hayatından çıkmasını söyler. Daha sonra, Daisy, güçlü fiziksel terapilerden geçerek yürümeye yeteneğine tekrar kavuşur.
1962'de, Benjamin New Orleans'a geri döner, yeniden Daisy ile görüşür ve ona aşık olur. Benjamin, Thomas Button'dan miras kalan evi satar ve Daisy ile bir dubleks apartmana taşınırlar. Çift, Daisy'nin yaşlanırken Benjamin'in gençleşmesi olayıyla mücadele ederler. Birkaç yıl geçer, Daisy bir kız doğurur: Caroline. Benjamin, devamlı ters yaşlanma nedeniyle, uzun süreli gerçek bir baba olamayacağına inanır ve Caroline bir yaşına geldiğinde, bütün servetini ve ait olduklarını Daisy'ye bırakıp ayrılmaya karar verir.
Oyuncular
* Brad Pitt - Benjamin Button
* Cate Blanchett - Daisy Fuller
* Julia Ormond - Caroline
* Jason Flemyng - Thomas Button
* Taraji Penda Henson - Queenie
* Tilda Swinton - Elizabeth Abbott
* Jared Harris - Kaptan Mike
* Mahershalalhashbaz Ali - Tizzy
* Phyllis Somerville - Büyükanne Fuller
* Elias Koteas - Mösyö Gateau
* Elle Fanning - Daisy (Yaş 6)
* Madisen Beaty - Daisy (Yaş 11)
* Josh Stewart - Curtis
* Faune Alecia Chambers - Dorothy Baker
* Ed Metzger - Başkan Theodore Roosevelt
Ödüller ve Adaylıkları
Akademi Ödülleri 2009
Aday Gösterildi:
Brad Pitt (En İyi Erkek Oyuncu)
The Curious Case of Benjamin Button (En İyi Film)
Taraji P. Henson (En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu)
dahil olmak üzere toplam 13 dalda aday gösterildi.
BAFTA Ödülleri 2009
Aday Gösterildi:
Brad Pitt (En İyi Erkek Oyuncu)
Claudio Miranda (En İyi Görüntü Yönetmeni)
Jacqueline West (En İyi Kostüm Tasarımı)
David Fincher (En İyi Yönetmen)
Kirk Baxter ve Angus Wall (En İyi Kurgu)
Jean Black, Colleen Callaghan (En İyi Makyaj ve Saç)
Alexandre Desplat (En İyi Film Müziği)
Eric Roth (En İyi Uyarlama Senaryo)
Eric Barba, Craig Barron, - Nathan McGuinness, Edson Williams (En İyi Özgün Senaryo)
The Curious Case of Benjamin Button (En İyi Film)
Donald Graham Burt, Victor J. Zolfo (En İyi Prodüksiyon Dizaynı)
Altın Küre Ödülleri 2009
Aday Gösterildi:
Brad Pitt (Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu)
The Curious Case of Benjamin Button (Drama Dalında En İyi Film)
David Fincher (Drama Dalında En İyi Yönetmen)
Eric Roth (En İyi Uyarlama Senaryo)
Alexandre Desplat (En İyi Film Müziği)
18 Ağustos 1989,Kadıköy Şifa hastanesi doğumlu,ülkemizin genç ve önde gelen MClerinden olan Ekincan Arslan,sahne adıyla "Sansar Salvo" (a.k.a. Psikopat Yazar) müzik dünyasına çok genç denilebilicek bir yaşta girdi.Orta okula giderken ilk sözlerini yazmaya başladı ve ufak çaplı organizasyonlarda yazdığı şarkıları seslendiriyordu.Lise'ye geçtiğinde homestudiolarda ufak çaplı albümler hazırlıyordu ve homestudio albümlerinde konuk olarak yer almaya başlamıştı.
2006-2007 senelerinde Taşoda ve Kadıköy Acil produksiyonlarında kaydedilen çeşitli çalışmalara konuk oldu ve bunlar yer aldığı ilk stüdyo çalışmaları oldu.
Gerek çeşitli stüdyolarda ve evinde kaydettiği şarkıların internet üzerinden hızlı bir şekilde yayılması,gerekse çalıştığı isimler ve sahne aldığı mekanların etkisiyle,çeşitli gazeteler ve dergilerde röportajları olan,Busta Rhymes,Eko Fresh gibi dünya çapında bilinen isimlerin ön grubu olarak sahneye çıkmış bir MC oldu.
2007 yazında,Rap müzik yapmaya başladığı stüdyo olan Olympos Records'ta "21 Gram Mixtape"i kaydetti ve internet üzerinden yayınladı.Beklenenden de fazla ilgi gören bu çalışma internette çeşitli siteler aracılığıyla 40 000 in üzerinde insana ulaştı,Ahmet Kaya'nın Beni Bul Anne'sini coverladığı için eleştirildiyse de aynı zamanda bu şarkı teybin en sevilen şarkısı oluyordu.
2007 sona ererken Beyaz Mavi isimli şirketle anlaşarak şirketin müzik yapım bölümünün başına geçti ve ilk albümü olacak "Adrenalin" i hazırlamaya başladı. Ve ''Adrenalin'' undergraundta en çok okunan indirilen albüm oldu.Ve 2008 sonlarında ''Alcatraz Connectionz'' toplama albümünü internette yayınladı. Alcatraz Connectionz kısa sürede büyük ilgi topladı. Ve en son olarak Fuchs'la düet yaptığı ''Öldü Sanma'' şarkısına klip çektiler. Bu Klip hala internette en çok izlenen Rap Kliplari arasında.
brahim Kaypakkaya (d. 1949 Karakaya, Sungurlu/Çorum - ö. 18 Mayıs 1973 Diyarbakır), Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist'in kurucusu. Sosyalist jargon ve literatürde kimi zaman İbo olarak anılır.
1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin Karakaya Köyü'nde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul'daki Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'na başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi - Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Milli Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in başını çektiği PDA kanadında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA ile yolları ayrıldı. Doğu Perinçek ve çevresinin revizyonist ve oportünist olduklarını iddia eden Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML-TİKKO'yu kurdu.
TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştırıldığı Çemişgezek bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'de Vartinik köyü Mirik mezrasında Kolluk Güçleri tarafından bulunduğu köyün etrafı sarıldı. Çatışma sırasında TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirirken, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaştı. Beş gün sonra kendisinin kaldığı köydeki bir öğretmenin ihbarıyla yakalandı. Ancak bu sürede yaralı olması ve çatışmada botlarını kaybetmesi sebebiyle ayakları ve bacakları hissizleşti. Kaldırıldığı hastanede bacakları kesildi.
İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulama ve işkence sürecinden sonra, mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman kala, 18 Mayıs 1973'te yaşama veda etti. Ölüm sebebi kayıtlara intihar olarak geçtiyse de buna kimse inanmadı.
İki gün sonra babasına cansız bedeni teslim edildi. Ölümü dönemin bağımsız milletvekili Mehmet Ali Aybar tarafından bir soru önergesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) getirildi.
Kaypakkaya'nın yazılarının toplandığı "Seçme yazıları" adlı bir kitabı vardır.
Düşünceleri
brahim Kaypakkaya, pratik devrimciliğinin yanısıra, Türkiye'nin sosyalist düşün dünyasına farklı bir ivme kazandırmış bir teorisyen olarak görülmüştür. Bu hususta en çok dikkati çeken konu, dönemin Türk sosyalistlerinin büyük bir çoğunluğunun yer aldığı Milli Demokratik Devrim anlayışını savunan legal ve illegal grupların görüşleriyle neredeyse taban tabana zıt duran bir Kemalizm karşıtlığıdır. İbrahim Kaypakkaya, dönemin diğer Türk sosyalist ve komünist gruplarının benimsediği ve eylem ile görüşleriyle bizzat içerisinde yer aldıkları Kemalizm ile bağlarını koparmasının ardından, ulus-devlet ideolojisinin karşısında duran, azınlık hakları üzerine inşa ettiği kendi yolunu ve çizgisini ortaya çıkartmıştır.
Kemalizm'e ve Mustafa Kemal Atatürk'ün fikri mirasına karşı bu sert çıkış, özellikle Kemalizmin vatansever ve milliyetçi yapısı ile alakalı bir çıkış olarak kendisini göstermiş, Kaypakkaya'nın bu minvalde öne sürdüğü Lenin'in "Ulusların kendi kaderini tayin hakkı" anlayışı çevresine kendi fikrince oturtarak düzenlediği "Kürtler de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır" yönündeki görüşü, Kaypakkaya'nın İkinci Fikir Kulüpleri Federasyonu Kurultayı'ndan gürültülü bir şekilde kovulmasına ve akabinde dönemin diğer sosyalist grupları ile yollarının bütünüyle ayrılmasına sebep olmuştur.
TKP/ML-TİKKO'nun kuruluşu bu, büyük oranda etnik görüş bazlı ayrılık sürecinin ardından gerçekleşmiş ve Kaypakkaya, yandaşları ile birlikte kendi mücadelesine başlamıştır.
Maoist bir dünya görüşünü benimseyen Kaypakkaya, köylerden şehirlere doğru yayılacak bir devrim anlayışını benimsemiş ve bunun yolunun asla parlamenter bir çözüm olmadığı, muhakkak silahlı mücadeleden geçmesi gerektiğine inanmıştır.
Literatürde İbrahim Kaypakkaya
Kitaplar:
* Seçme yazıları / İbrahim Kaypakkaya, Umut Yayımcılık
* Bir Komünistin Biyografisi: İbrahim Kaypakkaya, Nihat Behram, Altınçağ Yayımcılık, İstanbul
* Fırtınalı Yıllarda İbrahim Kaypakkaya, Ethem Direhşan, Belge Yayınları, İstanbul, Ocak 1997, 2. Basım, ISBN IDE32962
* İbo / İbrahim Kaypakkaya, Turhan Feyizoğlu, Ozan Yayıncılık, İstanbul, Nisan 2000, 1. Basım, ISBN 97897578
* İbrahim Kaypakkaya: Ser Verip Sır Vermeyen Komünist Önder, Nihat Behram, Umut Yayımcılık, İstanbul, Eylül 2001, ISBN 9757919039
* Kaypakkaya ile Birlikte, Ali Taşyapan, İstanbul, Kasım 1997, ISBN 9753441444
* Saklanmaya Çalışılan Bir Meşale İbrahim Kaypakkaya, Derleme, Umut Yayımcılık, İstanbul, Ocak 2003, ISBN 9789757919247
* Tohum, Muzaffer Oruçoğlu, Umut Yayımcılık, 1998, ISBN 9757919047
* Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit, Nihat Behram, Everest Yayınları, İstanbul, 2007, 11. Basım, ISBN 9752891942
Müzik:
* Grup Munzur-İbrahim'e ağıt
* Grup Şiar-Vartinik destanı
* Grup Yorum-İbrahim'e