dalga kıyıyı
gece sabahı
kuş uçmayı
çiçek baharı
sever hep
ana sevilir
baba sevilir
yâr sevilir
doğurmasa da sever bir çocuğu kadın
çocuktur sevilir
görüp ayak basmadığın
en ücra köşesi gibi
vatanın
bayrak sevilir
toprak sevilir
değişmez kuraldır bizde
at
silah
avrat sevilir
sever balkonum badem ağacını
ağacım güneşi
yağmuru sever
kırılır dalı
düşer yaprağı
illaki güzel bir sebebi vardır
sever gövdesini ısıran dişli rüzgarı
su yükselir buralarda
insanlar alçaldıkça
ay yaştır her gece
çeker denizi üstüne
ağlar ince ince
yarım kalmış bir anne
sessizliğinde
taş sevilir tek başına
kalp de
ikisi bir arada
kök söktürür insana
umutsuzluktur
tetikleyen umudu
görülmüş şey midir
bir gülün
dikeninden korktuğu
acı
keder
yara
kafese konur
kanar ya
kanarya
bari sen ağlama
&
bin asır önce
bin asır sonra ya da
bir yanımız tuzla buz
bir yanımız hep
tutsak aşka
Kendine söz ver:
Güçlü olacağına ve akıl huzurunu hiçbir şeyin bozmasına izin vermeyeceğine;
Her olayın aydınlık yanını göreceğine ve aydınlığı gören olacağına;
Hep en iyiyi düşüneceğine, en iyi için çalışacağına ve en iyinin geçekleşmesini umacağına;
Başkalarının başarılarına da kendi başarına sevindiğin kadar sevineceğine;
Geçmişte olan hataları unutacağına ve gelecekteki başarıları görmeye odaklanacağına,
Her zaman neşeli bir yüz ifadesi taşımaya çalışacağına ve karşılaştığın her canlıya bir gülümseme sunacağına;
Kendini geliştirmek için çok zaman ayıracağından, başkalarını eleştirmeye zamanın kalmayacağına;
Endişelenmeyecek kadar geniş, kızmayacak kadar asil, korkmayacak kadar cesur ve sorunların varoluşuna izin verebilecek kadar mutlu olacağına söz ver.
Kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde
ölenler
terk edenler
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler.....!
Murathan Mungan
Yüzünüzde gülümseme yaratan
Herşey ,
Sizin bu hayattaki
Mücevherlerinizdir.
Her yokuş çıktığınızda bu değerleri
Sandığınızdan çıkarıp,
Takıp takıştırın .
Hayatın içinde
Salına salına gezin.
Onlar sizin
ve
onlara sahip çıkın...
az önce yediğim simitlerin susamlarından uzunca bir yol yaptım
zeytin çekirdeklerinden çakıl taşı
bir parça domates suyundan nehir oluşturdum
evet rengi iç açıcı olmasa da pek
ben onu su renginde hayal ettim
çay bardağından ince belli bir ağaç
çay kaşığını ise toprağı eşelemek için kürek
bu ağaç biraz kıymetli ne de olsa
peynir kalmamış
kalsaydı kardan adam yapacaktım
bir de baktım ki toz şeker
neyine yetmiyor dedim
onları ise hafif çiseleyen kar taneleri haline getirdim
kimisi çaya düştü eridi tabi
sıkıldım kendimden
bana biraz tuz lazım
çok şekerli oldu bu çay
çatal bana bakıyor
çaydanlık da öyle
domates tabağı niye alınganlık yapıyorsa onu da anlamış değilim
sanırım onu renksiz düşündüğüm için
mutfak masası kalk diye söyleniyor durmadan
bi susun
bi susun artık
bütün ev konuşuyor
buzdolabı
fırın
perde
nerden nereye geldik
Eğer bir insan durup bir kuşun ötüşünü hayranlıkla dinliyorsa, bir çiçek onun gözünü sevindiriyorsa, bir bebeğin gülüşü onu heyecanlandırıyorsa ruhu yaşıyor demektir...