En gec her 2. cümlenin sonunda kafa salladim galiba.. Dogru söylemissin agbicim..Güzel bir konuya deginmissin ve galiba bize cok fazla söz birakmamissin.
Her zaman diyorum ben, cok kisi biliyor benim Almanya'da dogup büyüdügümü, Türkiye'de yasayabilenler gercekten cok sansli. Bana hep kücüklügümden beri sey derlerdi.. E kizim siz izine gelip gidiyorsunuz, gelip Türkiye'de yasasan iki günde bikar gitmek istersin, siz rahata alismissinizdir... gibi sözler.. bi noktadan sonra dinlemiyorum zaten o ayri konu.. Cünki gercekten ben Türkiye'de yasayabilsem, izinde ki gibi lüx olmaz belki ama bi söz vardir ya, azla yetinmeyen cogu bulamazmis diye; bu lafin dogruluguna ben inanirim..
Ayrica herseyin en güzeli en lüxü zaten kanimca ülkemizde, beyaz esyasindan tut kumasina kadar bircok seyde MADE IN TURKEY yazisini görüyoruz.. Daha bu sabah konustuk annemle, Türkiye'den getirdigimiz caydanligimiz.. cicekli böcekli cok hos cok renkli.. Almanya'da gelde bul böyle güzel seyleri ya..
Ay nolur elinizdekinin kiymetini bilin..
Ben gecen yaz 6 hafta Türkiye'de kaldim ve kendi gözlerimle gördüm; para yok diye aglayanlar kapi kapi geziyorlar, hergün alisveris merkezlerinden cikmiyorlar, acikcasi ben korktum biraz.. aglayandan korkacagiz herhalde, öyle görünüyor?!
Avrupa'ya özenen vatandaslarimiz bilmiyorlar ki Türkiye'nin güzelligini.. Engin agbim ilk yazinda ne güzel demissin.. Balkon da oturup cekirdek citleyip cayimi icsem bana deli derler herhalde diye.. bu memlekette o samimiyet yok iste.. insanlar buz gibi.. ve insan kendini ait hissetmedigi bir yerde yasadigi sürece en lüx seylere sahip olsun, bence hersey bos...
Adı anılınca insanı buz gibi karşılayan bir kelime;kanser..
O kadar yaygınlaştı ki; artık kanserli bir yakını olmayan kimse kalmadı.
"Kanser, kötücül (habis) urların anormal bir şekilde çoğalmasına verilen addır. Klinik özellikleri ve tedaviye gösterdikleri tepki açısından birbirinden son derece farklı çeşitli durumlara verilen genel ad. Bütün kanserlerde ortak olan özellik, birhücre tipinin denetimsiz biçimde çoğalması ve normal dokuları kaplamasıdır. Bunun nedeni, hücre DNA sında iki aşamada gerçekleştiği sanılan değişikliklerdir.
19. yüzyıl'da "beyaz ölüm" diye nitelendirilen verem, Ortaçağ'da "kara ölüm" diye nitelendirilen "veba", ondan önce de "cüzzam" gibi, günümüzün toplumunda da kanser, insanların çoğunluğu tarafından en çok korkulan hastalıklar öbeğidir. (Vikipedi, özgür ansiklopedi)
Bir sözlük sitesi kısaca böyle tarif ediyor kanseri..Belki uzman bir doktor daha geniş tarif edebilir..
Fakat kısaca işte böyle;çağımızın en korkulan hastalıklarından biri..
Kanserle muhataplık şekli kişiden kişiye değişir.Kanser hastası bir insanın psikolojisi kişinin ruh yapısına bağlıdır..
"İnanç" faktörü hastalığa muhataplıkta baş faktördür diyebiliriz.
İnançsız bir insana kanser olduğu söylendiği anda yıkılır.Ölüm korkusu tüm bedenini zehirli bir sarmaşık gibi kaplar.Kendisine sürekli "neden ben?" diye sorar..fakat cevap alamaz.
Artık onun için dünya dönmüyor, güneş doğmuyor, zaman akmıyordur. Gece ve gündüz kavramları anlamını yitirmiştir. Kendisini dünyanın en acınacak zavallısı olarak görür. Ölüm onun için yok olmaktır ve yok olmaktan çok korkmaktadır. Korkmaktan ziyade; geride bırakmak zorunda oldukları şeyler için kahrolmaktadır. Yarım kalacak o kadar çok şey vardır ki hayatında, bunları tamamlamadan gidiyor olmak dayanılmaz bir acıdır.
Hayatı çok sevmektedir,tüm varlığını birkaç yıl daha yaşamak için feda edebilir.Tüm çareleri dener,tüm tedavileri uygular..biraz daha yaşamak için yapamayacağı,feda edemeyeceği hiçbir şey yoktur.
Hayat o kadar tatlıdır ki..çaresizlik ise kahredici..
Tedavi süresince ölüm korkusu hep ensesindedir. Kemoterapi sırası beklerken asabileşir, çektiği ızdıraplar yüzünden hastalığına lanetler okur.yetersiz gördüğü doktorlara,hemşirelere bağırır çağırır..
Sürekli şikayetler,oflamalar poflamalarla çevresindekilere hayatı zindan eder..Sağlıklı insanlara karşı içinde bir nefret besler..kendini dünyanın en şanssız ve bahtsız insanı olarak ilan eder.Ailesine karşı manasız bir öfke duyar,daha fazla ilgiyi hak ettiğini düşünür ve yetersiz ilgiden şikayet eder sürekli..Hiç bir şeyden memnun olmaz..
Eğer bir ateist ise muhtemelen kanser mikrobuna lanetler yağdırır..
Azda olsa Allah inancı olanlar ise, başına gelenlerden dolayı Allah'ın adaletsizliğinden şikayet edip,isyan bayrağını çekip küfrün en derin bataklığında debelenir..
Vadesi dolup ölüm anı yaklaştıkça tedaviler işe yaramaz ve acısı katlanarak çoğalır..muhtemelen çaresi olmadığı için hastaneler kabul etmez ve kendi evinde yatarak ölümü bekler..ölümü beklemek kolaydır fakat ölmek kolay değildir..kanser hücrelerinin verdiği ızdırabı dindirmek için en ağır ağrı kesiciler kullanılır..ilacın yetersiz kaldığı durumlarda ağrı kesici uyuşturucu bantlar vücudun belirli yerlerine yapıştırılıp,geçici rahatlamalar sağlanır..
fakat etkisi geçince inlemeler devam eder,ızdırap çoğalır..hasta yakınları hastanın biran önce ölmesi için dua eder..bunu hastanın kendisi de ister.Ölmenin tüm ızdıraplarını dindireceğine inanır ve bir an önce ölüp yok olmak ister..
Muhtemelen bir gece yarısı, inleye inleye ruhunu teslim eder.
Ardında gözü yaşlı fakat "çok şükür bize daha fazla çektirmeden öldü" diyen kişiler bırakır..
Eğer bu inançsız hastanın vadesi tamamlanmamışsa er yada geç iyileşir..Ve kanseri yenmiş olmanın verdiği bir böbürlenme ile bunu kendi başarısı olarak görür..İnançsızlığına inançsızlık katarak,vücudunun hakimi-ilahı olarak ilan eder kendini..
Edindiği tecrübeleri diğer insanlarla paylaşmak için hiçbir fırsatı kaçırmaz..Moral,iyi beslenme,spor vs..ile hastalığı yendiğini,bunu başardığını ve herkesinde bu şekilde başarabileceğini anlatır.
Fakat bir gün, ölmek için kanser olmaya gerek olmadığını öğrenir..
İnanç, kanser olayında baş aktördür demiştik..Eğer bu hastalığa maruz kalmış kişinin dini(İslam) inancı varsa; bu hastalığı karşılarken de ağırlarken de uğurlarken de içi hep çok rahattır..
Çünkü inançlı bir insan, hastalığın yaşayan ve insan bedenine hükmeden bir canavar olmadığını bilir. Ölüm ve kanser kelimesi ikiz kardeş gibi algılanır hep;"kanser öldürür,kanserli insan ölür.." Fakat bir Müslüman için bu asla böyle değildir. Çünkü maddeye tesir gücünü veren Allah'tır. Bir mikrobun fayda mı yoksa zarar mı vereceğine hüküm veren O dur.
O dilemedikçe bıçak kesmez, kan akmaz, mikrop üremez, tümör oluşmaz,kısacası insan ölmez..
Ölüm korkusu bir Müslümanı asla rehin alamaz.
Eğer ömür bitmiş, vade tamamlanmışsa yapacak tek şey var;mümkün olduğu kadar hazır olmak.
Kanserli bir Müslüman, tedavi süresince asla ümitsiz olmaz..
Eğer vade dolmamışsa mutlaka iyileşeceğine inanır.Tedavide kullanılan ağır ilaçların bir vesile olduğunu,çekilen ızdırapların bir imtihan olduğunu ve sabrettiği derecede mükafatlandırılacağını çok iyi bilir..
Çevrenin ona acıyarak bakması onu rahatsız eder.
Acınacak bir şey varsa oda, Allah'dan gelmiş olana isyan etmektir.
Bir kanserli müslümanı üzen tek şey; Allah için çarpışırken ölmek yerine yatakta ölmek olabilir.
Fakat İslam inancına göre çaresiz hastalıktan ölmek şehitlik sebebidir. Buda inançlı Müslüman için tutunacak en büyük ve en sağlam daldır.
Böyle büyük bir dala sahip olan bir insanın, kendisini karanlığın boşluğuna bırakması söz konusu olamaz.
Kanser kelimesi Müslüman bir insan için korku salgılamaz. Nezle olmak neyse kanser olmak da odur. Yani sadece vesile..
Hastalık olmasa bile Azrail ile randevu tam zamanında gerçekleşir. tek bir an bile erken veya geç olması söz konusu değildir.
İçi çok rahat olan hasta Müslüman, çevresinin hayret bakışlarına maruz kalabilir.Ailesinin onu kaybetme korkusu şiddetli olmasına rağmen onları büyük bir güçle motive eder..Bu güç imanın vermiş olduğu güçtür..Ölümün sonsuz bir ayrılık değil,sadece kısa bir ayrılık olduğuna inanır..
Belki yapmak isteyipte yapamadığı çok şey vardır..Onu hayata bağlayan bir çok şey yarım kalacaktır,fakat her işte bir hayır olduğuna inanır ve tamamlandığı zaman hesap verilmesi zor olacak olan şeylerin yarım kalmasının daha iyi olabileceğini düşünür..
Son nefesine kadar inancından ve kulluk görevlerinden taviz vermez..Hasta olmanın ibadetleri aksatmaya gerekçe olduğunu asla düşünmez..
Eğer vade dolmuşsa muhtemelen inançsız hasta örneğindeki gibi hastaneler kabul etmeyecektir..Evinde,yatağında, tüm bedenini sonsuz bir teslimiyet kaplamış olarak, ölüm anını bekler..Son sözü kelimeişahadettir ve ölüme gülerek gider,çünkü inandığı Allah ona şehitliği vaat etmiştir..
Eğer ki bu Müslüman hastanın vadesi dolmamışsa oda inançsız hasta örneğindeki gibi er yada geç iyileşir..
Hastalığın ve sağlığın Allah'ın takdiri olduğuna inandığı için, iyileşmesinin sebebini de Allah'ın bir lütfu olarak görür..
Yaşamak için kanseri alt etmiş olmaya gerek olmadığını bilir..Hayat ve ölüm arasındaki ince çizgi üzerinde yaşamını devam ettirir ve asla daha çok yaşamak için bu dünyayı kalbinde gezdirmez..
Doğumdan itibaren bir vazifesi vardır, Allah için yaşayıp Allah için ölmek. Kanserden kurtulmak, onun için yürüdüğü ilahi yoldaki bir engelin ortadan kalkmış olması demektir.
Bir gün Siz veya bir yakınınız da bu hastalığa maruz kalabilir.. Kanserden korkmayın,kanser korkulacak bir canavar değildir..
Mesele onu yenmek veya yenmemek meselesi değildir. Mesele ölmek veya ölmemek meselesi de değildir.
ay boya parasindan mi köse oldu gii?? kiiz bi kuaför arkadasim olsa bende senin gibi her ay baska sacla gezerdim herhalde ama yesiil yaptirmazdimm senin gibi haha punkcu sekerim benim
Evimiz sanayi bölgesine yakin oldugundan her hafta onlarca TIR gelir Türkiye'den. 8 Senedir ayni evde oturuyorum, fakat buraya geldigim günden beri ne zaman tirlarin yanindan gecsem dönüp bakiyorum, belki vatanimdan gelen birini görürüm diye. Tabi ki burda yasayan cok Türk var ama ordan gelmis birini tutmuyor. Arada bi gecerken nasil bakiyorsam artik, türk oldugumu anlayip amcalar konusmaya basliyor benimde isime geliyor durup orda dakkalarca hayat hikayelerini dinliyorum....
Zannedersem Türk olmayan neden dönüp baktigimi anlayamaz. Hele ki gören Almanlar manyak diyordur kesin benden icin. Ama her her hafta onlarca TIR da görmeme ragmen senelerdir her yaninda gecisimde icim ciz eder.
Bazen özlem, icimizde ki o vatan hasreti öyle seyler yaptiriyor ki bize.. Bunu anlamak icin ya TÜRK yada Gurbetci olman gerekir..