Az önce başka bir bölüme de yazdım,sebeb olduğum için kirlilik için önce özür diliyorum..Sorunum web kamerası..İki saate yakındır uğraştığım halde kuramadım.Cd de veya kamerada sorun yok daha önce başka pcde denendi ve çalışıyordu.Tam kurulum aşamasında dosya bulunamıyor diyor ve kurulumu iptal ediyor.Şu anda denetim masasından girince kurulmuş görünüyor ama ortalarda yok.Nedenini anlamadım.Usb bağlantılı herşeyi kaldırdım belki engel oluryorlardır diye yine olmadı. Ben sıyırtıyorum galiba...Anlayan biri varsa ve bana yardımcı olursa sevinirim arkadaşlar...
Web kamerasını kuramıyorum.Windows sınamasından geçmediğini söylüyor.Usb bağlantılı herşeyi kaldırdım tekrar denedim olmuyorrrr...Belki arkadaşlar arasında bu kameranın sürücüsüne sahip olan vardır veya bu karşılaştığım sorunun nedenini bilen.Ben içinden çıkamadım.Yardım ederseniz sevinirim arkadaşlar..
A4 TECH USB PC Camera H markası bu kameranın. Galiba ben çözümü biliyorum kamerayı kırıp rahat edicem ...Eğer sorunun ne olduğunu bilen varsa ve bana yardımcı olursa çok sevinirim...SELAM VE DUA İLE ..
yaw niye yaksın ..ısırgan otu sadece tazeyken eli ısırıyor...evet saçlar için çok faydalı bir bitki denemenizi tavsiye ederim yalnız benim seçimim DOVE ...nemlendirici özelliği var çünkü saçlarım çok kuru
Bir çocuk usulca ağladı bu gece
Kimseler duymadı, kimse anlamadı
Özlemleri yanarken küçücük kalbinde
Yoksulluğa anne gibi sarıldı iyice
Uzaklarda kuş sesleri vardı ama çok uzak
Gökyüzü kurşuni hava yağdı yağacak
Bir kedi dolandı çıplak ayaklarına
Sadece açlığı vardı kediyle paylaşacak
Kopmuştu kendinden ölesiye umutsuz
Bir saçak altı aradı gözleri uykusuz
Uzun karanlıklarda kayboldu küçük gölgesi
Kendi gibi bir kuytuda renksiz soluksuz
Arsız ateşler geziyordu hasta bedeninde
Yüzünü kendi bile tanımıyordu zaten
En son dördüncü sınıfta bakmıştı aynaya
Mavi önlüğünü giyip yakasını takarken
Başını yasladığı duvar gibiydi yüreği
Acılar bile acıtmıyordu ki artık Seyfiyi
Mutluluk yarım kalan okulu kadar uzak
Sevgi hiç yiyemediği pasta kadar tatlıydı
Onunda çok uzak bir zamanda bir yerde
Hayal meyal gördüğü bir annesi vardı
Yağmur süzülürken merdiven altlarından
Kaçtığı evini hatırlamaya çalıştı
Bir soba geldi aklına çıtır çıtır
Birde yer sofrasında dumanı tüten bulgur pilavı
Sonra çok yemesin diye kaşıkla eline vuran
Anlamsız sevgisiz üvey anne suratı
Yarım kalan bir düş pırıltısıydı çocukluğu
Ama düş bile göremiyordu uykularında artık
Kaçak gecelerde acırken sokak kokan nefesi
Bazen ağlardı öylesine çocuk öylesine usulcacık
Ayaklarını sürüyerek gelmişti birgün okuldan
Sürgündeki filiz gibi taze yeşildi yüzü
Dört gün hasta bir kedi gibi yattı yatağında
Beşinci günü hatırlamıyordu bile anılarında
Birde babasının cılız kollarından sarkan elleri vardı aklında
Nasırlı sert çatlak ama babaca
O hiç bukadar çaresiz görmemişti babasını
İnsan kokan soğuk hastane koridorlarında
Dudakları mor bir mühür gibi gezdi günlerce
Yer minderinde otururken hep birşeyler mırıldandı
Daha mı çok çalışıyordu babası ne
Eve yorgun umutsuz yenik gelmeye başladı
Büzülürdü yatağına delik kalbi çırpınırken Seyfi
Hiç tanımadığı boşlukları sarardı küçük elleri
Bitmeyen gecelerin sancılı korkularında
Sabah ayazı dalardı yaralı düşlerini
Dayanamam sana derdi babası yüzüne baktıkça
Ama o dayandı birden göçen babasının acısına
Bir bayram sabahı sıyrıldı çocukluğundan
Sıyrıldı düşlerinden umutlarından
Yağmur yıkarken susuz gecekondu mahallesini
Artık evim diyemediği evinden arkasına bile bakmadan gitti
Yıldızlar ellerindeydi bu akşam oysa
Yine yağmur okşuyordu gözyaşlarını şefkatle
Gece bir yorgan gibi sarıyordu tenini
Sokaklar Onun annesi sokaklar Onun eviydi
Bir çocuk usulca ağladı bu gece
Kimseler duymadı kimse anlamadı
Özlemleri yanarken küçücük kalbinde
Hiç yaşanmamış hayallerine yaslanıp
Ölümüne anne gibi sarıldı iyice
Evet ne yazık ki sevilenler kadir kıymet bilmiyor..Niye böyle bilmiyorum belki şiirde yazıldığı gibi şımarıyordur.Ne güzel olurdu değil mi tüm sevenler sevgilerinin karşılığını alsa,ama bu mümkün değil...En iyisi biz süründürmeye devam edelim
Sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime
kimse duymuyor...
sustum
sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir
yaraları yalayan rüzgar, akıp giden nehir
gözlerim konuşuyor yalnız!
sustum!
bin ah sürüp dudaklarıma
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustum!
sustu benimle deniz,
sustu deli dalgalar, sustu martılar...
umutlarımı sarıp rüzgarlara
uzaklara savuruyorum her gece
yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne
kimse görmüyor...
saçı ağarmış hayaller
nemli kirpiklerle
bulutlandığında gözlerim öfkeli yıldırımlar gibi
gökte şimşek olup çakıyorum
kimse görmüyor...
Sustum!
tuz basıp yaralarıma!
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
yaslanıp yalnızlığın duvarına
gül döküp kalabalık sokaklara
kimsesiz geziyorum gönül ülkemi
kimse bilmiyor...
sustum!
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
acılar konuşuyor şimdi yalnız
yaralı gönlümün sızıları konuşuyor
tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir
atıyorum uçurumlardan
kimse görmüyor
sustum!
mavi saçlarını kokluyorum rüzgarların
uçurumların dudaklarını öpüyorum
içimde incecik bir sevgi ürperiyor
sarı hüzünler dökülüyor bahçelere
gelmiyor beklediğim bahar
yaralar merhem tutmuyor
gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara
mendil silmiyor
yağmur dinmiyor
sevdiğim bilmiyor
sustum
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman
sustum
yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata
kimse duymuyor
sustum!
İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi
sustum, sustu dudaklarım, sustu gözyaşlarım
bulutlar haykırdı isyanımı
şimşekler haykırdı
sadece ben duydum
sadece ben
ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat
ey kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi
yaralar merhem tutmuyor
geceler avutmuyor
ben sustum
acılar konuşuyor yalnız
ben sustum!
susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
pencereme vuran yağmur damlaları
susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar
gelmiyor bahar, kuşlar sevinmiyor
yıldızlar küs
ay üzgün
güneş doğmuyor
acılar dinmiyor
içimde binlerce şiir kanıyor
kimse bilmiyor
sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat
sustu zaman
acılar konuşuyor yalnız
kimse duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy...
Hani susarız ya bazen..Semayı yırtacak çığlıklar içimizde yankılanırken..Kendimizle bile konuşmayız,içimizde kopar tüm fırtınalar bu onun şiiri galiba...Şair NURİ CAN'a teşekkürler bu duygular ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi...
evet benim de çok beğendiğim bir şiirdir..zaten o yüzden sizlerle paylaşmak istedim ya...şiirlerde beni etkileyen farklı bir duygu yoğunluğu oluyor..tşk ederim sevgili moderötürümüz...
"Sen bana / yalnızca / Ve sadece / Kahpe sensizliği sor / Rezil beklemeyi / özlemeyi sor. / Tanrı şahidimdir / Kurda / kuşa / Dağa / taşa bile anlatabilirim. / Demem o ki / uzaktaki yakınım: / Vuslatlara yabancıyım, / Ama, / Seni özlemenin kitabını yazabilirim"
:cubuk:
Seni özlemenin
Ne demek olduğunu sor bana,
Yetmiş iki dilde anlatabilirim
Kitabını yazabilirim sayfalarca.
Yalnızlığın rezilliğini
Kokuşmuşluğunu
Ve çıplaklığını da.
Ama hiç kimse
Kavuşmanın güzelliğini
Sormasın bana / anlatamam.
Ben sana hiç kavuşmadım ki!
Bilmiyorum
Dudakların nasıldır.
Sıcak mı ateş topu kadar,
Yoksa soğuk mu
Buza kesmiş bir bardak su gibi?
Kıvrımlarına,
Kırmızı karanfiller mi tutunmuş,
Küle gizlenmiş kor mu var?
Tenime değdiğinde dudakların
Cemre mi düşer bedenime,
Mızrap değen bir saz teli gibi
Titrer mi yüreğim bilmiyorum.
Ben hiç dudaklarına dokunmadım ki!
Bir kadını sardığında kolların,
Ürkek ceylânlar
Nasıl kurtulur tuzağından?
Dolu yemiş yaprak gibi
Nasıl titrer bir yürek?
Ellerin nasıl okşar bir bedeni,
Goncalar
Nasıl güle döner sıcaklığınla / bilmiyorum.
Hiç sana sarılıp yatmadım ki!
Ama hiç kimse / kavuşmayı,
İki derenin birbirine karışıp
Sarmaş dolaş aktığı yatağın yorgunluğunu
Sormasın bana ,anlatamam.
Çünkü seninle ben,
Ayrı kaynaktan doğmuş
Sularında hasretleri taşıyan
Başka denizlere koşan iki ırmağız.
Birbirimize uzak topraklarda tüketirken yılları
Aynamızda ayrı gökleri yansıtırız.
İşte onun için
İki dere nasıl karışır birbirine
Nasıl sığar iki nehir bir yatağa /bilmiyorum.
Seninle
Hiç aynı yatakta coşmadım ki!
Sen bana /yalnızca
Ve sadece
Kahpe sensizliği sor
Rezil beklemeyi , özlemeyi sor.
Tanrı şahidimdir
Kurda kuşa
Dağa taşa bile anlatabilirim.
Demem o ki uzaktaki yakınım:
Vuslatlara yabancıyım,
Ama,
Seni özlemenin kitabını yazabilirim.
KAMURAN ESEN
Çok sevdiğim bir şiirdir...İnşallah sizler de beğenirsiniz dostlarım