DeRDeST

DeRDeST

Üye
14.03.2012
Korgeneral
89.524
Hakkında

  • Fotoğraf Nasıl Çekilir - Fotoğraf Çekilirken Nelere Dikkat Edilir - Fotoğraf Çekerken Poz Vermenin Yolları
    Vücut çalışmayı ve ilginin odağı olmayı seviyor musunuz? Erkek model olmayı değerlendirin. Poz vermeyi bilmediğinizi düşünüyorsanız gerilmenize gerek yok.

    Birbirine benzer pozlar seçin. Başınızı her hangi bir yönde bir santim bile hareket ettirmek gösterdiğiniz yaşı değiştirir, bu yüzden ikisi de birbirinden tamamen farklı poz vermek istiyorsanız azar azar hareket edin. Kamera sizin yavaş ve ince hareketlerinizden bir dizi yüz ifadesi yakalayabilir. Çok ufak bir değişiklik çok büyük farklara yol açabilir .

    Sağlam, seksi bir görünüm istiyorsanız vücudunuzu göstermeniz gerekebilir.

    Kaslarınızı kasarak poz vermek zor bir uğraş olabilir.

    Artistik bir poz olan "kontrapost", heykellerde ve resimlerde görülen İtalyan kökenli bir poz, benzeri pozlar vermeye çalışın. Sol bacak önde ve kırılmış, sağ bacak geride dizden kitlenmiş ve kalçalar tam ortada ayakta durun. Poz sizi güçlü ve hazır ama aynı zamanda rahat gösterir-- demek oluyor ki kendinizi kasmamalısınız.

    Ya da direkt fotoğrafçıya sorabilirsiniz. İster profesyonel ister amatör olsun, pozunuzun kamerada nasıl göründüğüne dair bir fikri olacaktır. Eğer sizi yönlendirmesi kolaysa, sizinle tekrar çalışmak isteyebilir.

    Alıntı
#31.07.2015 11:47 2 0 0
  • Gezi Yazısı - Nasıl Gezi Yazısı Yazılır - Gezi Yazısı Yazmak İçin Öneriler
    Gezip görülen yerlerin edebi bir üslup çerçevesinde anlatıldığı yazı türüne gezi yazısı adı verilir. Gezi yazısı Türk edebiyatında, seyahatname olarak da adlandırılır.

    Gezi yazısının amacı gezip görülen yerler hakkında bilgi vermektir. Bu nokta onu diğer edebi türlerden ayırır. İçerisinde herhangi bir hikayeyi barındırmayan gezi yazıları, bölgenin tanıtımı niteliğinde yazılmaktadır.
    Okuyucuda yazıda bahsedilen yerleri gezip görme isteği uyandırması gereken gezi yazıları, usta bir yazarlık gerektirir. Gezi yazısı yazarı, belirli bir kültür birikimine sahip olmalıdır. Gezip gördüğü yerlerin farklı ve özel yerlerini yazıda başarılı bir şekilde veremeyen bir yazarın yazdığı gezi yazıları, başarılı bir sonuca ulaşamaz.

    Gezi yazıları bir nevi tarihi belge niteliği taşır. Bir gezi yazısı çoğu zaman kendinden önce yazılmış gezi yazılarının devamı niteliğinde olur. Bunun nedeni bölgelerin doğal olarak daha önce de gezilip kaleme alınmış olmasıdır. Bu nedenle her yeni gezi yazısı, eski gezi yazıları da dikkate alınarak yazılmalıdır. Hatta bölgelerin eski ve yeni özelliklerinin karşılaştırılması da gezi yazılarında yerini alabilir.

    Gezi yazısında en çok kullanılan edebi sanat betimlemedir. Yazar, gördüğü her şeyi doğru bir şekilde betimleyebilmelidir. Ayrıca nesnel bir anlatıma ihtiyacı olduğu için yazar, yöre halkından aldığı bilgiler ve çektiği fotoğraflar ile de yazısını desteklemelidir. Tüm bunlar bir mantık çerçevesi içinde olmalıdır.

    Gezi yazısında öyküleyici bir anlatımın kullanılmayacağını belirtmiştik. Fakat bu durum, gezilen yerlerin doğal ve tarihi güzellikleri hakkında yazarın kendi duygu ve düşüncelerini belirtmesine engel değildir.

    Yazar,hem kendi duygu ve düşüncelerini hem de dikkatini çeken olayları bir araya getirerek edebi bir dille okuyucusuna anlatabilir.

    Her metin gibi giriş, gelişme ve sonuç kısımlarından oluşan gezi yazısı, birçok yazar tarafından kronolojik bir plana bağlı tutularak yazılır. Yazarın gezi için yaptığı hazırlıklar ile başlayan yazı, yolculukta yaşananlar ve bölgeye varış ile devam eder. Yazarın bölgedeki izlenimlerin anlatımıyla da sona erer.

    Türk edebiyatında gezi yazısına verilecek en iyi örnek Evliya Çelebi'nin Seyahatname’sidir. Dünya edebiyatında ise Marco Polo’nun yazdığı Geziler Kitabı gezi yazısına örnek olabilecek nitelikte bir eserdir.

    Alıntı
#29.07.2015 11:25 2 0 0
  • Ana Fikir - Ana Fikir Nedir - Nasıl Ana Fikir Bulunur - Ana Fikiri Anlamanın Yolları
    Ana fikir, bir edebi eserde yazarın veya şairin okura vermek istediği temel düşüncedir. Ana fikir, tek bir cümle şeklinde özetlenebilir. Bununla birlikte ana fikir okura, eserden öğrenebileceği bir felsefeyi ve eserin yazılış amacını net bir biçimde vermelidir.

    Edebi bir eser içerisinde sadece tek bir fikir bulunmayabilir. Ancak anlatılmak istenen mesaj ve fikir yalnızca bir tanedir. Ana fikir, bu düşünceden yola çıkarak yazılır ve yardımcı fikirler ile beslenir. Ana fikir, bir eserin tek cümlelik özeti şeklinde açıklanabilmektedir. Bazı eserlerde yazarlar eserin ana fikrini doğrudan tek bir cümle olarak eserin içerisinde verir. Bazı eserlerde ise ana fikiri bulmak okura bırakılır. Tümdengelim yöntemi ile yazılan eserler genelde ana fikir cümlesi ile başlamaktadır. Yazar bu fikri ortaya atarak eseri, ana fikri kanıtlayıcı unsurlarla devam ettirir.

    Bir eserin ana fikrini bulabilmek için eserin tamamını özümseyerek okumak gerekmektedir. Eser üzerinden yapılan bu okuma ile birlikte ana fikir okura yazar aracılığıyla net bir şekilde sezdirilir. Yazar, okura göstermek istediği ana fikri ispatlamak için parçanın içerisinde pek çok kavram kullanır. Bu kavramlar ve göstergeler ana fikri çağrıştıran unsurlardır. Okurun bu kavramların anlamını bilmesi eserden ana fikir çıkarmasını sağlamaktadır.

    Yazar, eserin ana fikrini tümevarım yöntemi ile okura vermek isterse, ana fikri belirleyen cümleyi son bölüme koyabilir. Ana fikir, yazının tamamına bir birlik ve bütünlük kazandırmaktadır. Yazının temeli ana fikir üzerine kurulduğu için, okur eserin neyi amaçladığını net bir şekilde söyleyebilir.

    Ana fikir cümlelerinin açık ve özlü bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Eserin ana fikri, başk düşünceleri çağrıştıracak şekilde olmamalı ve sadece esere özgü olmalıdır. Ana fikir cümlesi, açıklamalar ve örnekler ile genişletilmeye elverişli olmalıdır. Ana fikir üzerinden karşılaştırmalar, neden-sonuç ilişkisi gibi kavramlar kurulabilmelidir.

    Örneğin Goethe, '' Faust'ta neleri anlatmak istediniz? '' sorusuna '' Ben de bilmiyorum '' demiştir. Goethe, bu cevabında hiçbir sanat yapıtının tam olarak açıklanamayacağını belirtmek istemiştir. Buna göre Faust eserinin ana fikri '' Sanat eserlerinin tam olarak açıklanamayacağı '' dır.

    Alıntı
#29.07.2015 11:18 2 0 0
  • Kavun Nasıl Kilo Aldırmaz - Kavun ve Kilo - Kavun ile Nasıl Zayıflanır
    Yaz mevsimi denince aklan gelen ilk meyvelerden biri kavundur. Sıcak günlerde serinlemek için yenilen soğuk bir dilim kavunun tadını bilmeyen yoktur. Yaz aylarının vazgeçilmezi olan kavun, diyet yapanlar ve formunu koruyanlar için de serinleme kaynağı olabilir mi? Fit kalmak isteyenler ya da kilo vermek isteyenler için kavun kilo aldırıcı bir meyve midir?

    Kavunun enerjisi ve sahip olduğu şeker miktarı karpuzdan düşüktür. Kavun da karpuz gibi kabakgiller grubundan besin kaynağı bir meyvedir. Enerji bakımından düşük, su bakımından yüksek içeriği vardır. Ayrıca mineral ve vitamin açısından da zengindir. A, B ve C vitaminlerini barındırır. Besin değerinin çoğu karbonhidrattan oluşmasının yanında potasyum açısından zengindir.

    Kavun hafif bir yiyecektir ve içerdiği yağ oranı yok denecek kadar azdır. Sıvı kaybının yüksek olduğu yaz aylarında hafif olması sebebiyle sağlıklı bir meyve tercihidir. Yağ oranının düşük olması ve yüksek su içeriğine sahip olması nedeniyle metabolizmayı hızlandırır. Bağırsakların temizlenmesine yardımcı olarak kabızlık sorununu giderir ve idrar söktürücü özelliği vardır. Böbreklerinde taş ve kum olanlara tavsiye edilen bir meyvedir. Cilde canlılık katar ve güzelleştirir. İçerdiği vitamin ve mineraller sebebiyle bebeklere de yedirilebilir. Kavun çekirdeklerinin ezilip kaynatıldıktan sonra içilmesi öksürüğe de iyi gelir.

    Düzenli beslenmek isteyenlerin, diyet yapanların ya da form tutanlar için en önemli soru kavunun kilo aldırıp aldırmadığıdır. Öncelikle kavunun kilo aldırıp aldırmadığını anlamak için besin değerlerine bakmak gerekir. Örneğin bir dilim kavun yaklaşık 50 kaloridir ve 100 gram kavunda yaklaşık 7 gram karbonhidrat, 0.1gram yağ ve 1.2 gram protein vardır. Bu besin değerleri diğer besinlerle karşılaştırıldığında çok önemli bir sorun teşkil etmediği gibi, lif içermesi sebebiyle tokluk hissi yaratarak zayıflamaya bile yardımcı olabilir.

    Kavun tüketmek kilo aldırıcı özelliğe sahip değildir. Bilakis zayıflamaya yardımcı bile olabilir. Diyet yapanlar kavunu çekinmeden aşırı olmayacak şekilde tüketebilirler, zira hiçbir diyet meyve ile desteklenmeden sağlıklı olmaz. Tabii bilindiği gibi her şeyin fazlası zararlıdır. Aynı şekilde kavunu aşırı şekilde tüketmek de zararlı olabilir.

    Alıntı
#01.08.2015 13:44 1 0 0
  • Ton Balığı - Ton Balığı Nasıl Saklanır - Ton Balığı Nerede Saklanır - Ton Balığı Ne Zaman Saklanır
    Pratik hazırlanışı, yüksek omega, protein içeriği ve kaliteli doymamış yağlara sahip ton balığı, sinir ve beyin hücreleri, kalp sağlığı için mutfaklarda el altında bulundurulması gereken besinlerdendir. Uzun zaman bozulmadan kalabilen ton balığını düzgün saklamak ve kontrol etmek önemlidir. Satın aldıktan sonra güvenli ve taze tutmak gerekmektedir.

    Her zaman ton balığını almadan önce konservesini kontrol edin. Üzerinde çatlak, küçük girinti çıkıntı ya da delik olan konservelerden kesinlikle uzak durun, bozulma ihtimali yüksektir ve ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilir.

    1) Satın aldıktan sonra, ton balığını mutfağınızda kapalı bir dolabınızda ya da kilerinizde serin tutarak muhafaza edin. Sıcak hava oluşturabilecek buzdolabı gibi yerlerden uzak tutarak, güneş ışığı almadığından, ocak yakınında olmadığından emin olun.

    2) Ton balığını kuru ve zeminden uzakta yerlerde tutun. Özellikle mutfak altlarındaki zemine yakın dolaplar, nem ve toz içerdiğinden tercih edilmemelidir.

    3) Üzerine baskı ya da ağırlık oluşturabilecek eşyalar koymaktan kaçının. Bu şekilde patlamasının önüne geçebilirsiniz.

    4) Her ne kadar uzun ömürlü olsa da, en son aldığınız değil, ilk aldığınız yakın son kullanma tarihli balığı tüketin.

    5) Konservesi açıldıktan sonra, arta kalan, tüketilmeyen ton balığını kesinlikle oda sıcaklığında 2 saatten fazla bırakmayın. Ağzı kapalı bir buzdolabı poşeti ile buzdolabında 2 güne kadar bozulmadan saklayabilirsiniz. Ayrıca uzun vadede tüketmek için buzlukta da 4 aya kadar muhafaza edebilirsiniz.

    6) Güvenli ve dikkatli şekilde korunan ton balığını 2 ila 5 yıl bozulmadan saklayabilirsiniz.

    Alıntı
#01.08.2015 12:12 1 0 0
  • Papağan Beslemek - Papağan Nasıl Beslenmeli - Papağan Ne Yer Ne İçer - Evde Papağan Nasıl Beslenir
    Papağanlar oldukça akıllı hayvanlardır. Yedikleri yiyecekleri tanır, hangilerini sevdiğini unutmaz, yeminin yerini bilir, sürekli oburluk yapmaz, karnı acıktıkça yemek yer, su içer. Siz bir papağana sevmediği bir şeyi yediremezsiniz ya da istemediği bir zamanda yemesini sağlayamazsınız.

    Herkesin de bildiği gibi tuzsuz çekirdek (dakota) papağanların en çok tükettikleri yiyecektir. Ancak evimizde çok severek beslediğimiz papağanlarımızı sürekli çekirdekle beslemek ne kadar doğru?

    Doğal yaşamlarında tükettikleri besinleri onlara sağlayamasak da en azından ihtiyaçları olan vitamini alabilmeleri için onları çeşitli yiyecekler ile beslemeliyiz. Bunlar neler olabilir: kabuklu ya da kabuksuz fındık, fıstık, ceviz, badem, antep fıstığı,... Tabii bu kuruyemişlerin tuzsuz olması gerekiyor. Bunların dışında sebzeler de çok faydalı. İyi yıkanmış marul, havuç, brokoli, salatalık papağanınızı verebileceğiniz farklı bir alternatif. Yemliğine mısır, yulaf, buğday, keten tohumu koyabilirsiniz. Meyveleri de çok seviyor bu minik arkadaşlarımız onlara elma, üzüm, armut, muz, kiraz, çilek, portakal, mandalina verebilirsiniz. Meyveleriniz ekşi olmasın tatlı meyveleri daha çok seviyorlar. Meyve kabuklarını kemirmekten de hoşlanıyorlar. Güzel yıkanmış ve kurulanmış meyveleri kabukları ile birlikte verebilirsiniz. Böylece kabuğundaki vitaminden de faydalanmış oluruz.

    Kemirme işlemini seven bu hayvanlar genellikle yiyecekleri kabuklu olarak tüketirler. Bu onların biyolojik yaşantılarına da uygundur. Bu nedenle yemini kabuklu olarak vermenizde hiçbir sakınca yoktur. Hatta doğal yaşamı taklit etmesi açısından arada meyve ağaçlarının taze dallarını da kemirmesi için papağanınıza verebilirsiniz.

    Papağanlar yemliğinde bulunan yemi tek seferde tüketen hayvanlar değildir. Bu nedenle yemliğinde sürekli yem bulunması canı istediğinde yemesi için önemlidir. Papağanınızın da sevdiği ve sevmediği yiyecekler olduğunu onu değişik besinlerle beslemeye başladığınızda fark edeceksiniz. Sevmediği bir şeyi zorla yemesi için onu zorlamayın ama seviyor diye de bir tek sevdiği besini de vermeyin. Nasıl bizler sürekli aynı şeyleri yemek istemiyorsak unutmayalım ki onlar da istemeyecektir.

    Oldukça su tüketen papağanlar suyu pislendiği zaman çok az içerler. Bu nedenle suyunu sık sık değiştirmeye ve temiz kalmasına özen gösteriniz.

    Papağanınıza verdiğiniz tüm besinlerin ve suyun oda sıcaklığında olmasına da dikkat ediniz.

    Alıntı
#01.08.2015 09:55 1 0 0
  • Apartmanda Köpek Beslemek - Apartmanda Köpek Nasıl Beslenir - Apartmanda Köpek Beslenme Avantajları - Apartmanda Köpek Neden Beslenir
    Köpekler, insanların en yakın dostları olmaya aday hayvanlardır. Bu kadar sevimli, sadık ve dost canlısı hayvanları evlerde ya da apartmanlarda beslemek de söz konusu olabilir. Peki, apartmanda köpek beslenir mi?

    Öncelikli olarak belirtilmesi gereken kısım, bu canlıların beslenmesindeki avantajlı noktalardır. Apartmanda beslenen köpek, hırsızları apartman dairesinde uzakta tutacağı gibi, öyle zamanlarda yapacağı gürültü ile de diğer daireleri de dolaylı yoldan koruyacaktır. Yani köpekler, apartmanda beslendikleri vakit hem ev sahibi için, hem de komşular için bir güvenlik tedbiri olarak düşünülebilir.

    Diğer taraftan, apartmandaki çocuklara hayvan sevgisi kazandırmak adına da apartmanda köpek beslenmesi yararlı olacaktır. Çünkü bu şekilde, sürekli çevrelerinde bir köpek görecek olan çocuklar, onunla oyun oynayıp zaman geçirerek hem hayvanlara karşı sevgi duymayı, hem de onlara zarar vermemeyi anlayacaklardır.

    Ancak genel anlamda, apartmanda köpek besleme durumuna pek iyi gözle bakılmaz. Yani bu durumun, dezavantajlı yanları da bulunmaktadır.

    Akla gelen ilk olumsuz özellik, kuşkusuz ki köpeklerin apartmanda yaratacağı ses ve gürültüdür. İnsanlar, gece gündüz havlayan bir köpeği apartmanlarında istemezler. Bu nedenle de, genel itibariyle apartmanlarda köpek beslenmesine pek izin verilmez. Ancak bu durum, tamamen köpeğin cinsine, alışkanlıklarına, ev sahibinin tutumuna ve komşuların memnuniyet derecelerine göre şekil alır.

    Diğer yandan, yine köpeğin cinsine bağlı olarak, çocuklu aileler bata olmak üzere çoğu komşu, korkularından ve kaygılarından dolayı bu hayvanları apartmanlarında istemeyebilirler. Çünkü köpeklerin, komşuları ya da onların çocuklarını ve misafirlerini ısırabilecekleri, onlara saldırabilecekleri durumu oluşabilir. Köpeğin cinsi ve davranışları, bu konuda belirleyici olmaktadır.

    Başka bir nokta da, köpeklerin tuvalet alışkanlıklarına bağlı olarak değişen hijyen ve temizlik rahatsızlığıdır. İnsanlar, kokan ve bakteri dolan komşuları olsun istemezler. Aynı zamanda dökülen kılların ve tüylerin apartman genelinde görülmesi de komşuları rahatsız edebilecek bir başka özelliktir. Bu nedenle de, temizliğinin iyi yapılmadığı düşünülen köpeklerin apartmanlarda yer almasına her komşu iyi göz ile bakmayabilir.

    Sonuç olarak, apartmanda köpek beslenir mi sorusuna tam bir yanıt için köpeğin cinsi, apartmandaki komşuların tutumu ve diğer bahsedilen noktalar bilinemeli ve yorumlanmalıdır.

    Alıntı
#01.08.2015 09:40 1 0 0
  • Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü - Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünün Amacı - Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü Nasıl Okunur - Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü Nasıl Bir Bölüm - Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümünden Mezun Olanlar Nerede Çalışır
    Okul Öncesi Öğretmenliği öğretmeyi ve çocukları seven kişiler için ideal bir meslektir. Üniversite tercih döneminde aklınızda dolaşan bölümlerden birisi de okul öncesi öğretmenliği ise bu bölümü iyi tanıyarak tercih yapmalısınız. Mesleğin iyi ve kötü yönlerini araştırıp mesleğin gerektirdiği özellikleri öğrenerek bu bölümü seçebilirsiniz.

    Okul öncesi öğretmeni okul çağından önce çocuklara zihinsel, bedensel ve duygusal açıdan eğitim veren, onları bu yönlerde geliştiren kişidir. Bu bölümün temel amacı geleceğin önemli kişileri olacak çocukları okul başlamadan en iyi şekilde hazırlayacak öğretmenler yetiştirmektir.

    Okul Öncesi Öğretmenliği hem YGS hem de LYS puan türünden öğrenci alır. Öğrenci YGS-5 puanıyla tercih yapabileceği gibi LYS-3 puanıyla da tercih yapabilir. LYS ile tercih yapan öğrencinin hem LYS hem YGS puanı dikkate alınır.

    Okul Öncesi Öğretmenliği seçecek öğrencinin çocukları sevmesi gerekir. Çocuklarla empati kurmalı, onlarla oynamayı sevmelidir. Kendini geliştirmeyi sevmeli, çocuklarla oynanabilecek oyunlar türetmelidir. Titiz olmalı, işini dikkatli yapmalıdır.

    Okul Öncesi Öğretmenliği'nin üniversitelerdeki eğitim süresi 4 yıldır. Öğrenciler 4 yıl boyuncu verilen başlıca dersler çocuk gelişimi, çocuk psikolojisi, çocuk anatomisi, çocuk biyolojisidir. Ayrıca okul öncesi eğitimde müzik ve oyun adına etkinlikler yapıldığı için bu alanlarda da öğrencilere eğitim verilir. Çocuk sağlığı, ilk yardım, insan ilişkileri, öğretim teknikleri ve entegre eğitimi gibi derslerde 4 yıl boyunca öğrencilere verilen dersler arasındadır.

    Okul Öncesi Öğretmenliği'ni okuyan öğrenciler derslerde gördükleri teorik bilgileri zaman zaman yaptıkları stajlarla pratiğe dökerler. Öğrencilerin çocuklarla kaynaşmasıi öğrencinin mesleğini sevmesi açısından stajlar oldukça önemlidir.

    Akdeniz, Amasya, Anadolu, Atatürk, Balıkesir, Başkent, Boğaziçi, Çanakkale, Dokuz Eylül, Ege, Gazi, Kocaeli, Marmara, Pamukkale, Trakya Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği'nin bulunduğu başlıca üniversitelerdir. Bu üniversitelerden Trakya, Marmara ve Ege üniversitesi en çok tercih edilen üniversitelerdir.

    Okul Öncesi Öğretmenliği'nden mezun olan öğrenciler Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilköğretim okullarında, resmi ya da özel kreş, yuva, anasınıfı gibi yerlerde çalışabilir. Ayrıca birçok yayının çocukla ilgili kitapların görev alabilirler. İsterlerse kendi kreşlerini açarak buralarda çalışabilirler.

    Alıntı
#30.07.2015 07:29 1 0 0
  • Ön Yazı Nedir - Ön Yazı Ne İşe Yarar - Ön Yazı Nasıl Yazılmalı - Ön Yazı Yazarken Dikkat Edilmesi Gerekenler
    İşe alım ve işten çıkarma gibi süreçlerin çok hızlı gerçekleştiği günümüzde insanın, eğer o işi gerçekten istiyorsa, diğerlerinden bir noktada ayrılmak konusunu daha iyi irdelemesi ve bu konuda bir şeyler yapması gereklidir.

    Ön yazı, ya da motivasyon mektubu dediğimiz yazı, CV ya da öz geçmiş dediğimiz yazı ile kesinlikle karıştırılmamalıdır.

    Öz geçmiş, sizin deneyimlerinizin, hangi okullarda okuduğunuzun, adres bilgilerinizin olduğu kısımdır.

    Ön yazıdan beklenen ise karakterinizi yansıtması, başvurduğunuz pozisyonu neden istediğinizi ve bu işe neden uygun olduğunuzu anlatmasıdır. Ön yazıda kullanacağınız cümleler kesinlikle sizin ağzınızdan çıkan cümleler olmalı ve sizin hakkınızda işverene ipucu vermelidir.

    Ön yazının da tabi ki belli bir kalıbı vardır fakat sizi ayıracak olan nokta, üslubunuz ve özgünlüğünüzdür. Üstelik bir çok kişi de ön yazıyı atlayıp öz geçmişe odaklandığı için ön yazı yazmak sizin artı puanınız, bu işi ne kadar istediğinize dair bir belge dahi olabilir.

    Ön Yazı nasıl yazılmalıdır?

    Giriş kısmında eğer sizi işe alacak kişinin adını ve soyadını biliyorsanız o kişinin ismiyle başlamanız her zaman "Sayın Yetkili" veya "Sayın İlgili" diye başlamaktan iyidir.

    İlk paragrafınızda mutlaka hangi pozisyon için başvurduğunuzdan bahsedin. İşveren sizi ne için çağırmalı iş görüşmesine, bunu açıklayın. Tabi mümkün olduğunca kısa bir biçimde.

    İkinci paragrafınızda bu ön yazıyı neden yazdığınızdan bahsedin. İlanı nerede gördünüz, neden bu işte çalışmak istiyorsunuz. İlk ve ikinci paragraf olabildiğince kısa olmalı çünkü bu paragraflar, giriş olarak nitelendirdiğimiz paragraflar. Bunu unutmayın.

    Üçüncü paragrafta işe alınacak elemanın özellikleri ile kendi özellikleriniz arasında bağlantı kurun. Kötü bir özelliğinizden bahsedecekseniz bile bu özelliğin aslında iş için gerekli olabilecek kötü bir özellik olmasına dikat edin. Azimli, bir işe odaklandığında dalgın olabilen bir yapınız olabilir mesela. Tabi bu kötü özelliğin gerçek olmasına da dikkat edin. Dürüstlük ön yazının güzel olmasından her zaman daha çok önemlidir. İşyerinin ihtiyaçları ve yapabilecekleriniz arasında bağlantılar kurun ve bunu öz geçmişinizdeki bilgilerden de uzaklaşmadan, kanıtlayıcı ve kısa olaylar anlatarak yapın.

    Son paragrafınızda ise başvurunuzu okuyan ve öz geçmişinizi değerlendirecek olan kişiye teşekkür edin. İş konusunda bilgi beklediğinizi de isterseniz ekleyebilirsiniz. Adınızı soyadınızı yazıp imzalayarak mektubunuzu bitirin.

    Ön yazı uzun da olabilir kısa da; fakat mümkün olduğunca kısa tutmak yazınızı okuyan kişinin işini kolaylaştırır, akılda kalma olasılığını ise arttırır.

    Alıntı
#29.07.2015 12:50 1 0 0
  • Mobbing Ne Demek - Mobbing Belirtileri Nelerdir - Mobbing Nasıl Tedavi Edilir - Mobbing Hakkında
    Mobbing ülkemizde yakın geçmişte kullanılmaya başlayan bir kavramdır. Mobbing kavramı, İngilizce “mob” kökünden gelmekte olup, “Mob” sözcüğü, aşırı şiddetle ilişkili ve yasaya uygun olmayan kabalık anlamındadır.

    Aslında hepimizin yaşadığı fakat bugüne dek tanımlamadığımız bir durumdur. Mobbing; kişinin sahip olduğu gücü ya da bulunduğu pozisyonu kötüye kullanarak uyguladığı psikolojik şiddet, baskı, taciz, aşağılama şekillerinde oluşan duygusal bir saldırıdır.

    Mobbing’e maruz kalan kişiler işlerini yapamaz duruma gelmektedirler. Mobbing çoğunlukla bankacılık, sağlık ve eğitim sektörlerinde yaygın olarak yaşanmakta özellikle de üniversitelerde çok daha sıklıkla yaşandığı bilinmektedir.

    Mobbing çalışma yaşamında üç şekilde izlenmektedir;
    Üst konumda çalışanların astlarına
    Aynı görev pozisyonunda bulunanların birbirlerine
    Nadiren görülen bir durum olsa da çalışanların birlikte hareket ederek yöneticilerine uyguladığı psikolojik baskı uygulamasıdır.
    Mobbing’e maruz kalan kişi önce bu durumu anlamlandıramaz. Bir süre sonra kişi ruhsal ve fiziksel olarak etkilenmeye başlar, bu sürecin arkasından kişide performans düşüklüğü gözlemlenir.

    Mobbing’in şiddetlenerek devam etmesi sonucu kişide;
    İşe geç gelme
    Sık sık rapor alma
    Verimsiz çalışma sorunları ortaya çıkar.
    Son aşama da ise işten uzaklaştırma ya da kişinin işten istifa etmesi durumları gözlenir.
    Sonuç olarak;
    Mobbing insanın meslekî bütünlük ve benlik duygusunu zedeler.
    Kişinin kendine yönelik kuşkusunu artırır.
    Paronaya ve kafa karışıklığına neden olur.
    Mobbing’e uğrayan kişi kendine güven duygusunu yitirir, kendisini yalıtabilir, huzursuzluk, korku, utanç, öfke ve endişe duyguları yaşar.
    Mobbing sonucunda yüksek tansiyon, panik atak, kalp krizine kadar giden sağlık sorunları ve travma sonrası stres bozukluğu baş gösterebilir.
    Ne yazık ki Anayasamızda psikolojik tacizi doğrudan içeren bir hüküm bulunmamaktadır.

    Alıntı
#29.07.2015 12:35 1 0 0
  • Mobbing Nedir - Mobbing Tedavisi - Mobbing Nasıl Tedavi Edilir - Mobbing İle Mücadele Etme Yolları
    Mobbing yani Türkçe karşılığı ile psikolojik taciz, iş yerlerinde çalışanlar arasındaki ilişkilerde psikolojik şiddet, baskı, aşağılama ve tehdit şeklinde görülen davranışlardır. Türk Dil Kurumu mobbing kavramını "bezdiri" kelimesi ile ifade ediyor. Mobbing hakkında ilk bilimsel çalışmanın Dr. Heinz Leyman tarafından 1984 yılında "İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık" isimli rapor olduğu biliniyor.

    Psikoljik taciz (mobbing) çok yaygın görülen, iş yeri ve çalışanın verimini düşüren bir sorundur. Mobbing kişilik özellikleri, iş konumu, örgütsel ve sosyo-ekonomik koşulların etkileşimi ile ortaya çıkabilir. Ancak her olumsuz davranışın da psikolojik taciz olarak algılanmaması gerekiyor. Mobbing için bazı şartların yerine gelmesi önem taşıyor. Bu şartlardan bazıları tacizin iş yerinde olması, sistemli olması, kasıtlı olması, yıldırma ve işten uzaklaştırma amacı gütmesidir. İş yerinde üst konumunda bulunanlardan astlara veya astlardan üstlere yapılan psikolojik taciz dikey psikolojik taciz, eşit konumda bulunanlar arasındaki psikolojik taciz ise yatay psikolojik taciz olarak tanımlanıyor. Psikolojik tacizi uygulayan “tacizci”, maruz kalan ise “mağdur” olarak adlandırılıyor.

    Mağdur konumunda olan kişi;
    Sakin olmaya gayret etmeli,
    Tacizi yapan yönetim değilse yönetime bilgi vermeli,
    Psikoljik tacize maruz kaldığını ispatlayacak bilgi, belge ve dökümanları saklamalı,
    Yaşananları gün gün kaydedeceği bir günlük tutmalı,
    İş yerinde bütün çabalarına rağmen psikolojik tacizden kurtulamayan mağdur sorunu mutlaka yargıya taşımalıdır.
    Psikolojik tacizin gerçekleştiği iş yerinin de hem çalışanını hem de kamuoyundaki itibarı ve marka değerini korumak için tacizi önleyecek tedbirleri almaya özen göstermesi gerekir. Çalışanları işyerlerindeki psikolojik tacizden korumak için Türk Borçlar Kanunun 417. maddesi yürürlüktedir. Yargıda konu ile alakalı görülmüş ve işçi lehine sonuçlanmış davalar da mevcuttur.

    Çalışanları psikolojik tacizden korumanın sorumluluğu iş yerlerindedir. İş yeri sektörüne ve niteliklerine uygun psikolojik tacizle mücadele yöntemini ancak kendi belirleyebilir. Aksi halde iş yeri veriminde düşme, örgütsel bağlılıkta azalma, tecrübeli çalışanların kaybedilmesi gibi sonuçlar ortaya çıkar. Bu durum hem işçiyi hem de işvereni kötü yönde etkiler. Çalışanlar huzurlu bir iş ortamı istiyorlarsa psikolojik taciz uygulamaktan kaçınmalı, işverenler ise psikolojik tacize uygun ortam oluşmaması için gerekli önlemleri almalıdır.

    Alıntı
#29.07.2015 12:30 1 0 0
  • Tezsiz Yüksek Lisans - Tezsiz Yüksek Lisans Nasıl Yapılır - Tezsiz Yüksek Lisans Ne Demek - Tezsiz Yüksek Lisans Başvuruları
    Üniversite dört yıl da olsa göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Üniversite sonrasında belki hemen mesleğinizi elinize almak istediniz, belki de okulda kalmak istediniz ya da biraz daha kendinizi geliştirdikten sonra meslek hayatına girmeyi hedeflediniz. Yüksek lisans yapmak bir şekilde aklınızdan geçti. Peki yüksek lisans nedir, tezli tezsiz arasında ne gibi farklılıklar var? Tüm bunlar hakkında bilgi sahibi olmanız için gelin hepsine bir göz atalım.

    Yüksek lisans nedir?

    Dört yıllık lisans eğitiminden sonra okula devam etmek isterseniz aldığınız eğitime verilen isimdir.

    Tezli yüksek lisans nedir?

    Dört yıllık üniversite eğitiminizden sonra ALES'e -Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitime Giriş Sınavı- girdikten sonra; ALES puanınız, okul puanınız ve mülakat ile dahil olduğunuz bir programdır. Tezli Yüksek Lisans eğer akademik anlamda yüksek lisanstan sonra devam etmeyi düşünüyorsanız iyi bir alternatiftir. Çünkü araştırma ve kendini geliştirme odaklıdır.

    Tezsiz yüksek lisans nedir?

    Dört yıllık üniversite eğitiminizden sonra ALES'e girmeden istediğiniz üniversiteye direk başvurabileceğiniz bir yüksek lisans türüdür. Amacınız akademik bir kariyer değilse bu yüksek lisans türünü tercih edebilirsiniz. Tezsiz yüksek lisansta da tezli yüksek lisansta da ingilizce yeterliliğinizin olması istenecektir. Çünkü her ne kadar tezsiz yüksek lisans akademik amaca yönelik olmasa da araştırma yapabilmeniz için iyi düzeyde ingilizce bilmeniz ve bunu YDS - Yabancı Dil Sınavı- veya eşdeğer sınavlarla kanıtlamanız beklenmektedir. Bazı üniversiteler bu sınavların dışında kendi bünyelerinde de yabancı dil sınavı yapabilmektedirler.

    Tezsiz yüksek lisans başvurunuzu tamamlamanız için gereken olan belgeler;

    ♥ Lisans Diploması

    ♥ Transkript (Not Dökümü)

    ♥ Başvuru Formu

    ♥ Özgeçmiş (İşe başvururken oluşturduğunuz özgeçmişiniz gibi olmaması gerekir. Kariyer hedeflerinizi, üniversite hayatınız boyunca yaptığınız aktiviteleri, neden bu bölümü tercih ettiğinizi oluşturacağınız özgeçmişinizde anlatmalısınız.)

    ♥ Fotoğraf

    ♥ Başvuru ücret dekontu -Eğer başvuru ücreti isteniyorsa-

    ♥ Yabancı dil bilgisini gösteren belge

    ♥ Tavsiye mektubu (Üniversitenizin iki öğretim görevlisinden alabileceğiniz bir belge)

    ♥ Disiplin sicilini gösteren belge -Her üniversitenin istediği bir belge değildir. Kimi üniversiteler isteyebilmektedir.-

    ♥ Nüfus cüzdanı fotokopisi

    ♥ Erkek adaylar için askerlik durum belgesi

    Tezsiz yüksek lisans programını, eğer okuduğunuz ve mezun olduğunuz bölümden memnun değilseniz uzmanlık alanınızı değiştirmeniz için bir alternatif olarak düşünebilirsiniz. Çünkü tezli yüksek lisansın aksine ders saatleri daha fazladır ve tezsiz yüksek lisansı bitirdiğinizde size ikinci bir uzmanlık alanınız var gözüyle bakılır.

    Alıntı
#29.07.2015 10:01 1 0 0
  • Türkiye'de Balıkçılık - Türkiye'de Balıkçılık Nerelerde Yapılır - Türkiye'de Balıkçılığın Yapıldığı Yerler
    Balıkların her türlü çeşidinin sularda yetiştirilmesi, avlanması ve ticaretinin yapılmasına balıkçılık denir. Balıkçılık birçok ülkenin ekonomisine devamlı girdi sağlayan önemli bir kaynaktır. Bu nedenle Türkiye'nin bir çok yerinde balıkçılık faaliyetleri yürütülür.

    Ahtapot, midye, istiridye, istakoz gibi deniz canlılarının avlanması da balıkçılık kavramının içine girer. Suni havuzlarda ya da göletlerde üretilen deniz canlıları ve balıklarda balıkçılığın bir parçasıdır. Baraj göllerinde ve yapay havuzlarda da balık üretimi yapılır. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde balıkçılık yaygın olarak yapılmaktadır. Balıkçılık tatlı su balıkçılığı ve deniz balıkçılığı olarak ikiye ayrılır. Bundan dolayı Türkiye'de balıkçılık bölgesel olarak aşağıda bulunan yerlerde yaygın olarak yapılır.

    Karadeniz Bölgesi

    Karadeniz iç deniz olduğu için avlanma oranı da yüksektir. Karadeniz bölgesinde tarım arazilerinin kısıtlılığı ve bölgedeki iş imkanlarının yetersiz olması insanları balıkçılık yapmaya yöneltmiştir. Karadeniz uzun kıyı şeridi ve hatırı sayılır derinliği ile hamsi, istavrit, çinekop, çaça, tekir, lüfer, kolyoz ve isparoz gibi birbirinden değişik balık türüne ev sahipliği yapar. Karadeniz engebeli ve dar bir kıyı şeridine sahiptir. Bu nedenle de tarıma uygun değildir. Böyle olunca da deniz balıkçılığı bölge ekonomisinde önem teşkil eder. Karadeniz bölgesinde tekneler ile ağ balıkçılığı yapılır. Ayrıca sahil kısımlarında olta balıkçılığı da oldukça yaygındır.

    Marmara Bölgesi

    Marmara Bölgesi'nde yer alan İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı da balıkların geçiş yolları olması nedeni ile balıkçılığın fazla yapıldığı yerlerdir. Bölgede ticari balıkçılık yaygındır. Ağ balıkçılğı yaygın olarak yapılır. Olta balıkçılığı ise kıyı şeritlerinde oldukça rağbet görmektedir.

    Akdeniz ve Ege Bölgesi

    Balıkçılık için uygundur ancak bu bölgelerde turizm önemli bir gelir kaynağıdır. Bu nedenle de balıkçılık ikinci plana atılmıştır.

    Ülkemizde bir çok göl bulunmasına karşın, göllerdeki fazla tuz miktarı yüzünden göller bölgesi dışındaki göllerde balıkçılık yapılmaz. Muğla başta olmak üzere Kayseri, Bilecik, Çanakkale, Antalya, Aydın, İzmir, Burdur ve Isparta'da kültür balıkçılığı yaygın olarak yapılır. Muğla'da yetiştirilen balıkların çoğu da Yunanistan, İngiltere, Fransa, Hollanda gibi Avrupa ülkelerine ihraç edilir.

    Ülkemiz kültür balıkçılığı ve avcılık ile elde edilen balıkçılık ile beraber hesaplandığında balık miktarı yönüyle Avrupa ülkelerinin arasında 5.sırada yer alır. Ülkemizde balıkçılığın geliştirilmesi ile halkımız protein yönünden zengin bir besin maddesi olan balıkla daha çok beslenecek ve avlanan balıkların dış ülkelere ihraç edilmesiyle de balıkçılık ekonomik alanda iyi bir gelir kaynağı olacaktır.

    Alıntı
#29.07.2015 07:48 1 0 0
  • Engelli İndirimi - Engelli İndiriminden Kimler Yararlanabilir - Engelli İndiriminden Yararlanabilen Kişiler
    Engelli indiriminden Bağ-Kurlular yararlanabilir mi?

    Engelli çocuğu olan bir anne veya baba çocukları vasıtasıyla vergi indiriminden yararlanabilir mi? Önce soruya bakalım hemen ardından buna cevap arayalım: “Ali Bey merhaba. 1981 doğumlu doğuştan beyin özürlü bir kızım var. Evladımın engel derecesi yüzde 92. Kızımın adına Özel Tüketim Vergisiz (ÖTV) bir araç aldım. Evladımın maaş, bakım parası vs. hiçbir maddi kazanımı yok. Ben de Bağ-Kur emeklisiyim. Ama işyerimi çalıştırmaya devam ediyor ve her ay Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödüyorum. İş yerim için KDV, gelir vergisi ve stopaj da ödüyorum. Özürlüler merkezindeki uzmanlar Gelir Vergisi ödememem gerektiğini söylemişlerdi. Ancak vergi dairesine gittiğimizde olumsuz cevap verdiler. Benim Gelir Vergisinden muaf olduğum doğru mu? (Yaşar Güleryüz)”

    KİMLER FAYDALANABİLİR?

    Yaşar Bey, Bağ-Kur sigortalısı olarak ne iş yaptığınızı bilmiyorum. Ancak mevzuat gereği Bağ-Kurluların serbest meslek erbapları ile basit usulde vergilendirilenlerden tüccar ve ücretli durumuna girmeksizin, imalat, tamirat ve küçük sanat işleri ile uğraşanlar bu haktan faydalanabilir. Yani engellilik indiriminin;

    - Engelli hizmet erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan hizmet erbabına (SSK ve Emekli Sandığı'na tabi olarak çalışanlar),

    - Engelli serbest meslek erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabına,

    - Basit usulde vergilendirilenlerden, tüccar ve ücretli durumuna girmeksizin, imalat, tamirat ve küçük sanat işleri ile uğraşan (ilk madde ve yardımcı malzeme müşteriye ait olarak faaliyet gösteren marangoz, tamirci, terzi gibi) engellilere uygulanması gerekiyor.

    Engellilik indiriminden yararlanmak isteyen kişilerin bir dilekçe ve aşağıda belirttiğim belgelerle birlikte; Vergi Dairesi Başkanlığı olan illerde ilgili Grup Müdürlüğüne, Vergi Dairesi Başkanlığı olmayan illerde ise Gelir Müdürlüğüne, Bağımsız Vergi Dairesi bulunan ilçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne, Vergi Dairesi bulunmayan ilçelerde ise Malmüdürlüklerine müracaat etmeleri gerekiyor.

    HANGİ EVRAKLAR GEREKİYOR?

    Bahsettiğim dilekçe ekinde;

    Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabının;

    -Serbest meslek erbabının vergi kimlik numarasını veya T.C. kimlik numarasını gösteren belge,

    - Engelli kişinin T.C. kimlik numarası,

    -Engelli kişiye bakmakla yükümlü olunduğunu gösteren

    SGK'dan alınacak "Müstahaklık Belgesi,

    -İlgili yönetmeliğe uygun Sağlık Kurulu Raporu olanlar için rapor aslı veya noter tasdikli örneği, hastane yetkililerince "ASLI GİBİDİR" şerhi ile onaylanmış örneğini ibraz etmesi gerekiyor.

    Bakmakla yükümlü olduğu kişi kavramı engelli kişinin tabi olduğu çalışma mevzuatı veya bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik Kurumunun mevzuatına göre bakmakla yükümlü sayılan anne, baba, eş, çocukları ve mahkeme kararı ile vasi tayin edilen kardeşin anlaşılması gerekiyor. Çocuklarda yaş sınırlaması bulunmuyor.

    Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan;

    -Hizmet erbabı, çalıştığı iş yerinden veya duruma göre kayıtlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşundan alacağı belgeyi,

    -Serbest meslek erbabı, engelli kişiye ait olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alınacak “Müstahaklık Belgesini” bakmakla yükümlü olduğuna dair belge olarak ilgili vergi dairesi müdürlüğüne vermesi gerekiyor.

    NE KADAR YARARLANIR?

    Maliye Bakanlığı Merkez Sağlık Kurulu’nca tespit edilen çalışma gücü kayıp oranının asgari;

    -Yüzde 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece,

    -Yüzde 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece,

    -Yüzde 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı üçüncü derece sakat sayılmakta ve sakatlık indirimi 2015 yılında;

    *Birinci derece engellilik oranında 880 lira,

    *İkinci derece engellilik oranında 440 lira,

    *Üçüncü derece engellilik oranında 200 lira indirim uygulanıyor.

    Yani yüzde 15 gelir vergisi diliminde bulunan yüzde 40-59 arası çalışma gücü kaybı olan bir engelli çalışan 200 x yüzde 15 hesabıyla ayda 30 lira eksik vergi tahakkukuyla 30 lira yararlanmış oluyor. Vergi dilimi yüzde 20'ye çıktığında aylık yararlanma tutarı da 200 X yüzde20 hesabıyla 40 lira oluyor.

    1.derece bir engelli ise yüzde 15 vergi diliminde iken 880 X 15=132 lira faydalanmış oluyor.

    Özürlü serbest meslek erbabı ile serbest meslek erbabının bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunması halinde hesaplanan sakatlık indiriminin yıllık tutarının, serbest meslek erbabının beyan edeceği serbest meslek kazancından düşülmesi suretiyle uygulanıyor.

    İndirimden yararlanma hakkına sahip basit usulde vergilendirilen engellilere uygulanacak sakatlık indiriminin yıllık tutarının ise vergi tarhına esas kazançlarından indirilmesi gerekiyor. İndirim, beyan edilecek serbest meslek kazancı ve basit usûlde vergilenen kazanç tutarı ile sınırlı olup, kazancın yetersiz olması halinde sonraki yıla devredilmiyor.

    Ali TEZEL

#28.07.2015 12:31 1 0 0
  • Oniks Taşı - Oniks Taşı Nerede Kullanılır - Oniks Taşı Kullanımı - Oniks Taşı Kullanımı Nasıl Olur
    Değerli taşlardan birisi olan oniks taşı tespih üretiminde oldukça fazla kullanılır. Yapı olarak akik taşının bir alt türüdür. Opak görünümlü parlak bir taş olan oniks takı, süs eşyası ve mücevher gibi çeşitli eşyaların yapımında sıkça tercih edilir. İşlenebilir olması bu eşyaların yapımında oniks taşının tercih edilmesine olanak sağlar.

    Günümüzde tespih için sıkça kullanılan oniks taşının aynı zamanda insanlar üzerinde bir takım etkileri olduğuna da inanılır.

    Siyahtan beyaza kadar birçok farklı rengi bulunan oniks taşı diğer şifalı taşlar gibi eski çağlardan günümüze kadar ulaşmıştır. Antik Yunan'da bir çok efsaneye konu olan oniks taşı pozitif düşünce taşı ve sağlık taşı olarak bilinir. Oniks genellikle enerjiye ihtiyaç duyan insanlar tarafından tercih edilir.

    Oniks taşının insanlar üzerindeki etkileri ve kullanım şekilleri:
    Duyma zorluğu çekenlerin ve iç kulak iltihabı hastalarının tene temas ettirmesiyle etkili bir şekilde kullanılabilir.
    Pozitif düşünce ve özgüven verir.
    Oniks taşı kadın erkek ilişkilerini düzenlemeye yardımcı olabilir.
    Gelecek kaygısı yaşayan insanların bu taşı taşımaları ile bu kaygılardan kurtulmasına yardım eder.
    Mantar hastalıklarında enfeksiyon önleyici olarak görev yaptığına inanılır.
    Kontrol ve denge unsurlarının artmasına yardım eder.
    Kişilerin farkındalık duygularının artmasına olanak sağlar.
    Mantıksal ve analitik düşünmenin kapısını açar.
    Sinirleri ve heyecanları yatıştırmaya yardım eder.
    İşitme güçlüklerine karşı etkisi olduğuna inanılır.
    Rahim hastalıklarına karşı rahim bölgesinin üzerine konulduğunda etkili olabilir.
    Bedenin rahatsızlık hissedilen bölgesine kuru olarak konulmasıyla ağrıyı hafifletebilir.
    Oniks taşının etkilerinden yararlanmak için rahatsız olduğunuz bölgeye en yakın bir yerde taşı teninize günde bir kaç kere temas ettirebilirsiniz. İnsanlar üzerindeki fiziksel ve metafiziksel etkileri oldukça fazla olan oniks taşını tespih olarak kullanabilirsiniz. Taşın etkilerinden yararlanmak için konunun uzmanlarına danışmanız gerekir.

    Alıntı
#28.07.2015 12:11 1 0 0
  • Sitrin Taşı - Sitrin Taşı Nerede Kullanılır - Sitrin Taşı Kullanımı - Sitrin Taşı Kullanımı Nasıl Olur
    Sitrin antik çağlardan beri kötü düşüncelerin insanlara zarar vermesini engellemek için kullanılmıştır. Yılan zehrine karşı da şifalı bir taş olan sitrin taşının en önemli özelliği şeffaf bir taş olmasıdır. Hinduların inançlarına göre sitrin yaralanmalardan ve saldırılardan insanları korur. Bu nedenle tehlikeli işlerin yapılması esnasında sitrin taşı kullanımına özen gösterilir.

    Çok eski çağlardan beri tüccarların kasalarında bereketi arttırdığı için yer edinir. Sitrin taşınını pozitiflik yönü genel olarak ağır basar. Barışçıl bir taş olan sitrin optimistik düşünceyi insanların zihnine aşılar. Öfkeyi ve siniri yatıştırır. Sitrin taşı toksinleri dışarı atması nedeniyle böbrekler ve sindirim sistemi için yarar sağlayabilir.
    Sivilce sorunu yaşayan insanların sivilce sorunlarına etki ederek belirtilerinin hafiflemesine yardımcı olur.
    Sitrin taşı genel olarak cilt dostudur. Masaj yaparken sitrin taşı kullanılırsa yaydığı enerji ile aromaterapik özelliklerinin insanlara daha iyi etki ettiğine inanılır.
    Kullanılan ilaçların vücuda daha iyi etki etmesine ve kolayca kabul edilmesine yardımcı olduğuna inanılır.
    Boyun bölgesine takılan sitrin taşı tiroid rahatsızlığının düzeltilmesine yardımcı olur.
    Sitrinin metafiziksel özellikleri de oldukça fazladır. Genel olarak motivasyon yükseltici bir taştır.
    İnsanların kendine olan güvenlerini arttırır.
    Aşırı kıskançlık duygularının bastırılmasına yardımcı olur.
    Sitrinin başarı getiren bir taş olduğuna inanılır.
    Zihinsel olarak berraklığın sağlanmasına yardımcı olur.
    Hazım organları ve kalp için yararlı bir taştır.
    Sitrin taşıyan kişiye mutluluk ve neşe getirir.
    Takıntıların hafiflemesine yardımcı olur.
    Antidepresan bir taştır.
    Etkileri oldukça fazla olan taştan yararlanmak isteyenlerin özellikle astroloji haritalarında Jüpiter'in konumuna dikkat etmesi gerekir. Sitrin taşından fayda sağlamak için bir uzman ile görüşülmesi gerekir.

    Sitrin taşından fayda sağlamak için sitrin taşının vücut ile teması sağlanmalıdır. Eğer ilk defa kullanacaksanız perşembe günü sabah saatlerinde takılmalıdır. Böylece taşın enerji temizliği sağlanmış olur.

    Alıntı
#28.07.2015 12:07 1 0 0
  • Safir - Safir Nerede Kullanılır - Safir Kullanımı - Safir Kullanımı Nasıl Olur
    Muhteşem ve büyüleyici olan safir bilgelik ve soyluluğun, kehanet ve ilahi lütufun taşıdır. Ezelden beri kutsal konularla ilişkilendirilen bu taş değerli taşların en değerlisi sayılır. İlk ve orta çağlarda gök mavisi rengiyle safir semavi umudu ve inancı ifade etmiş ve beraberinde korunma, talih ve manevi kavramayı getirdiğine inanılmıştır.

    Safir nedir?

    Safir alüminyum oksidin bir mineral hali olan korindondan meydana gelir. İçerdiği demir, titanyum, krom, bakır ve magnezyum gibi elementler bu korindona sırasıyla mavi, sarı, mor, turuncu ve yeşil renklerini verebilirler. Safirin diğer bir çeşidi ise yüzeyinde 6 veya 12 ışın bulunduran yıldız safiridir. Aynı zamanda bu değerli ve şifalı taş yakut, zümrüt ve elmasla beraber yeryüzünün en değerli 4 taşını oluşturur. Daha çok mücevher olarak kullanılan safir endüstriyel ve dekoratif amaçlı olarak da üretilebilir. Safir aynı zamanda yüksek sertlik derecesinden dolayı dayanıklı pencere yapımında, kol saatlerinde ve LED ekranlarda kullanılır.

    Safir nelere iyi gelir?

    Fiziksel yararları: Vücudunuzun her bölgesine yarar sağlayan safir uykusuzluk problemine yardımcı olur. Haricen veya iksir olarak kullanılabilen safir suyu ise iyi bir arındırıcı sayıldığı için mevsim değişikliklerinde kullanılması önerilir. Safir aynı zamanda gözde oluşan iltihapları iyileştirir ve baş ağrılarını, ateşi, burun kanamasını ve duyma, iltihap ve vertigo gibi kulak rahatsızlıklarını rahatlatmak için kullanılır.

    Manevi yararlar: Safir, kendimizi duygusal olarak dış dünyaya kapattığımızda bizi içimizdeki hapishanelerden kurtarır ve özgür kılar. Sinir hastalığı ve ruhsal denge bozukluklarını tedavi etmekte yardımcı olabilir. Depresyona iyi gelir. Zihne odak ve sakinlik getirip vücudun dengesini onarır. Bunların yanı sıra mavi safir kişiye özgüven aşıladığı için başkalarının kendisi hakkındaki düşüncelerine çok önem veren insanların daha sağlam bir duruşa sahip olmalarına yardımcı olur. Özellikle yıldız safirlerinin aşağılık kompleksi olan, sosyalleşmekten korkan ve yararsız olduğunu başkalarından birçok kez duyan bireylere iyi geldiği söylenir.

    Alıntı
#28.07.2015 12:01 1 0 0
  • Lapis Lazuli Taşı - Lapis Lazuli Taşı Nerede Kullanılır - Lapis Lazuli Taşı Kullanımı - Lapis Lazuli Taşı Kullanımı Nasıl Olur
    Tarih boyunca insanoğlu tarafından en çok aranılan taşlardan biri olan lapis lazuli derin gök mavisi rengiyle soyluluğun, onurun, tanrıların, gücün, görüş ve ruhun sembolü olmaya devam ediyor. Peki, zamanında Tutankamon’un altın lahdini süslemiş olan bu değerli taş nedir ve nelere iyi gelir?

    Lapis lazuli taşı nedir ve nasıl oluşur?

    Lapis lazuli taşı tek bir mineralden oluşmaz. Aksine lazurit, kalsit, pirit ve az miktarda olan başka minerallerin birleşiminden meydana gelir. Bu özelliğinden dolayı lapis lazuli mineralden çok bir kayadır fakat bu faktör onun bir değerli taş sayılmasını engellemez. Tam çevirisi “mavi taş” olan bu değerli taşın en saf ve kalitelisi Afganistan’da çıkarılır.

    Lapis lazuli taşı nelere iyi gelir?

    Değerli olduğu kadar yararlı da olan lapis lazuli taşı birçok alanda taşıyan kişiye fayda sağlar. Bu taş özellikle boğaza, gırtlağa ve ses tellerine iyi gelir; endokrin ve tiroit bezlerini düzene sokar. Duyma kaybını düzelttiği gibi diğer kulakla ve geniz yoluyla ilgili rahatsızlıkları da yatıştırır. Kan dolaşımını ve kalp ritmini geliştirdiği düşünülen lapis lazuli taşı vertigoyu ve kan basıncını azaltır. Ayrıca adet düzensizliği ve krampları gibi rahatsızlıkları olan kadınların şikayetlerini azaltır.

    Lapis lazuli bu özelliklerinin yanı sıra insana manevi olarak da fayda sağlar. İçinizdeki gerçekleri açığa çıkartarak kişisel farkındalığınızı artırır ve bu doğruları kabul etmenizi kolaylaştırır. Bastırdığınız duygularınızı gün yüzüne çıkarmanızı ve bunlardan kurtulmanızı sağlayarak kendinizi daha iyi ifade etmenizi sağlar. Dürüst ve şefkatli olmanızı teşvik eder. Aynı zamanda motivasyonlarınızın ve inançlarınızın farkına varmanızı sağlayarak size hayata karşı daha sağlıklı bir bakış açısı sağlar. Limitlerinizi size gösterdiği gibi yeteneklerinizi en iyi şekilde geliştirmek ve büyümek için gerekli olan olanakları görmenize yardım eder.

    Lapis lazuli taşı nasıl kullanılır?

    Bu değerli ve şifalı taşı mücevherlerinizde, oymalarınızda veya çeşitli eşyalarınızda süsleme olarak kullanabilirsiniz.

    Huzur ve sevgi getirdiği için bu taşı öğütüp evinizde kullanabilirsiniz.

    İş yerinizde terfi ve başarı istiyorsanız üzerinizde taşımanız önerilir.

    Alıntı
#28.07.2015 11:43 1 0 0
  • Flamenko Ne Demek - Flamenko Tarihi - Flamenko Nerede Oynanır - Flamenko Nasıl Oynanır
    Flamenko, İspanya'da Endülüs bölgesi halk dansı olmasına rağmen Endülüs ile sınırlı kalmamış, oldukça farklı kültürlerden etkilenmiş bir dans türüdür. Aslında bir dans türü olmaktan öte Berberi-Arap Müslümanlar, İspanyalı Yahudiler, Çingeneler gibi kendini ifade etme çabasındaki kültürlerin beraberce ortaya çıkardığı bir kendini yansıtma şeklidir.

    Neşe, canlılık, duyguların dışavurumu gibi özellikleri ile betimlense de Flamenko parçalarında ve parçalara eşlik eden dans gösterilerinde hüznün de işlendiği görülür.

    Tam olarak sözcük tarihi bilinmeyen Flamenko isminin nereden geldiğine dair de çeşitli teoriler vardır. Bazılarına göre Flemenkçe kelimesi ile ilgisi olduğu söylenir. Yine bazı kaynaklara göre Arap dilindeki Fellah-Minküm yani Sizden Olan Çiftçi(Köylü) anlamındaki kelimeden türediği belirtilir. Yine Arap dilinden geldiği varsayılarak Fellah Mangu (Köylü Şarkıcı) kelimesi ile benzetilir. Diğer bir teori de İspanyol Yahudilerinden Flandre’ye göç eden kişilerin geride kalan akrabalarının bu şarkıları söylemesi yasaklandığı için, kalanların gidenlerin söylemesine izin verilen şarkılar anlamında bir terim olarak kullandığı yönündedir.

    Flamenko şarkı (cante), dans (toque) ve gitardan oluşur. Şarkıcının karakteristik bir sesi olmalıdır ki hüzün, mutluluk, neşe, canlılık,isyan, haykırış gibi duyguları dinleyicilere yansıtabilsin.

    Yine şarkı esnasında dansı icra eden kişinin ayakkabıları ve kostümü özeldir. Flamenko dansında giyilen ayakkabılar en fazla 5-6 cm topukları olan, altı kösele ve üstten bantları olan ayakkabılardır. Öte yandan Flamenko dansında bir yandan dansı icra edip bir yandan ritmik sesler çıkarmak için kullanılan bu ayakkabıların altında çivi bulunur. Bu çiviler sık ve düzgün çakılmalı, ayakkabıların derisi kaliteli ve rahat olmalıdır. Ayakkabıların burun kısımları normal ayakkabılara göre daha sert yapılır çünkü dans esnasında ayakkabının ucu da kullanılmaktadır ve dayanıklı olması gerekir.

    Flamenko dansının bir diğer unsuru olan gitarda bulunan kişinin ise dans ve şarkıya eşlik etmede usta, doğaçlama becerisi olan bir sanatçı olması gerekir.

    Flamenko son derece net bir sanat dalıdır. İçten söylenen bir şarkı, kendini ifade edercesine icra edilen ve istenen tüm duyguları hem bedenin hareketlerine hem de mimiklere yansıtan bir dansçı ve bu iki unsurun en büyük tamamlayıcısı olan Flamenko gitaristi bir araya geldiğinde, beslendiği kültürlerin izlerini görmek mümkündür.

    Alıntı
#28.07.2015 10:05 1 0 0