Odam Aşk Mezarlığı kitap tanıtımı - Odam Aşk Mezarlığı kitap özeti
Kitabın Künyesi
Odam Aşk Mezarlığı
Özlem Özdemir
Vesta Yayınları / Öykü Dizisi
Türkçe (Orijinal Dili:Türkçe)
496 s. -- 2. Hamur-- Ciltsiz -- 13 x 19 cm
İstanbul, 2013
ISBN : 9789944680707
Kitabın İçinden
Daha kozasından çıkmamış bir tırtılken uçmayı öğrendi Bahar. Yıllar, yollar eksiltti zamanın acımasız koynunda. Dizleri yaralı afacan küçük bir kızken cebinde kefenini taşıyan kocaman bir kadın oldu. Kendine ait olmayan bir masaldan usulca, acıta acıta geçip giderken, yarım bir çocukluk, hiç yaşama şansı verilmeyen bir genç kızlık, her mevsim mutluluğa gebe kalan bir kadınlık kaldı avuçlarında. Ve kimliksiz bir aşk saplandı düşlerine,yeniden doğdu Bahar. Aşkla doğdu, aşka dokundu, aşkla varoldu ve aşkla yıkandı tüm günahlarından. Yine aynı aşkla vurulacağını bilmeden. Aşk vurdu, sevgi, sadakat, güven ve odasında bir aşk mezarlığı oldu.
(Tanıtım Bülteninden)
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben... Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım... Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını...
Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık, yüzün her bulutlandığında... Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep... Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde... Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine... Gökkuşağının altından geçen çocukların şımarıklığıydı, kaküllerini her araladığımda gövdemdeki ürperti...
Ağzımdaki meneviş sendin insanlara şiirler okurken... Bütün öksüzlerin kederiyle baktım yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem... Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim... Bütün hapislerin penceresi yaptım seni... Sonra tuttum kenar mahallelerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla...
Kirpiklerinin ömrüme açtığı yolda yaptım bütün kavgalarımı... Söze inandım, gövdene ondan çok... Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu... Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca...
Çocuklar dünya karşısında yenik büyüyordu... Babalarından başka doğru bilmeden yaşlanıyordu erkekler... Çarşılar evleri çoktan teslim almıştı... Kızlar şarkısını kimseye söyleyemiyordu... Sokaklardan esen güneş değil, geri çekilme duygusuydu... Annelerin sütünde ışık yoktu...
Kaba adamların kalın sesi örtmüştü ülkeyi... Güzellik, insanların gelecek düşlerinden çoktan çıkmıştı... Kimsenin ortak türküsü yoktu ve kimse türküsünü bir başına söyleyemiyordu... Bir yere gitmeden, gelecek birisini bekliyordu herkes...
Koro halinde susuluyordu ve yalnızca yüksek sesle konuşanlara inanır olmuştu insanlar... İncelik yalnızlığa dönüşe dönüşe bitmişti... Şiddetin coğrafyasında elbette gökyüzü bir lükstü ve ancak yağmur yağınca anımsanıyordu...
Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi... Seni korumak için karşı durdum tüm bunlara... Dünyayı senden geçirerek sevdim... Geri çekilmem yakışmazdı seni sevmeme...
Günlerdir yoksun... Öfkeni bile özledim... Nasıl bir uzaklıktan geleceksin bilemiyorum... Ayrılıktan medet umar oldum... Kaşlarının işaret ettiği yerde duracağım... Kararan gümüşler gibi duracağım... Bir ülkenin acılarına tutunarak özür dileyeceğim...
Işıklı bir korunak arayacağım sesinin kıvrımlarında... ’Gelmen iyiliktir’ diyeceğim... Yüreğimden başka yanıtım olmayacak... Bir sorudan bir soruya vuracağım seni yine... Dünyanın bütün yağmurları yağacak iki söz arasında... Ellerimi geçmişe mi geleceğe mi koyacağımı şaşıracağım...
Küller altındaki köz için bir yudum soluk isteyeceğim... ’Aşk iki kişiliktir’ sözünü düşüneceğim uzun uzun... Kalkıp pencereden hayata bakacağım... Alnından öptüğüm yerde ülkemsin, ağzından öptüğüm yerde kadınım, diyeceğim... Bir gülüşünle çıkıp caddeleri dolduracağım...
Ömrümden öteye taşıdığım çocuk... Ya sen bu ülkede doğmasaydın, ya ben aşkı herkes gibi bilseydim...
"Gecenin verdiğini sabaha teslim ederek inmiştik trenden.
Senin aklında, benim gövdemde bir karıncalanma,
geldiğimiz yol kadar uzun bir suskunlukla bakmıştık denize,
bir imkansızlığı ezber eder gibi.
Sen yitirdiğini arıyordun, ben koruduğumu koyacak yer bulamıyordum."
Hayırlı olsun.. Bu da güzel.. Hatta siz ayarlarken bilmeden ilk deneyen de ben oldum galiba
Ama ben çok yüksek çözünürlükte bi resim kullanmama rağmen görüntü kalitesiz.. Neden acaba?
Zafer Acar Suçsuzluğumu Affet kitap tanıtımı - kitap özeti
Kitabın künyesi
Suçsuzluğumu Affet
Zafer Acar
Okur Kitaplığı
Roman
Fiyatı : 21,00 TL
Mart 2012,
424 sayfa,
ISBN: 9786054494309
Kitap hakkında
Suçsuzluğumu Affet, bir şairin romanı. Zafer Acar, bir şairin kelimelerinden bir romancının cümlelerine uzanıyor ilk romanıyla. Bugünün dünyasında, bugünün İstanbul'unda aşk, ayrılık, hasret, kin, acı nasıl yaşanırsa öyle yaşanıyor bu romanda. Okurunu hırpalıyor, kanatıyor. Tepkisiz kalamayacağınız büyük bir ilk roman başarısı.
Yokluğunu bile unutmak istediğim gün, gerçekten unutmak istediğim gün, bir diş hekimine gidecek, seni çenemde açtığın o deliğe gömeceğim, "kendi kazdığın kuyuya düştün" diyeceğim, diş hekimine "bu dişi bir anıt mezar gibi yap, orada eski sevgilim yatacak" şeklinde sipariş vereceğim.
İçim acıyor herkese ve her şeye
Faniliğimiz, zayıflığımız, zaaflarımızİnsan olmanın,
insan olamamanın ağırlığı ciğerlerime doluyor
Nefes a l a m ı y o r u m
...
Hem bıçağım ben hem de yara!
Hem yanağım ben hem de tokat!
Hem kurbanım ben hem de cellat!
Ezen benim ve yine ezilen de bu çarkta!
Kendi yüreğini emen bir vampirim ben,
Ebedi gülüşe hükümlü
Ancak artık hiç gülümseyemeyen...