YILDIZYAGMURU

YILDIZYAGMURU

Üye
20.07.2016
Astsubay
8.728
Hakkında

  • KÖTÜLÜKLER KUMA, iyilikler kayalara yazilir
    Çölde yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikaye anlatılır. Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar, biri ötekine bir tokat aşk eder. Tokadı yiyenin canı çok yanar; ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar: BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BANA BİR TOKAT ATTI.

    Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken batağa saplanır, boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak üzere olan arkadaş tam selamete çıktıktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır: BUGÜN EN İYİ ARKADAŞIM BENİM HAYATIMI KURTARDI.

    Tokadı vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona şöyle der: Senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın; ama şimdi kayaya kazıyorsun, neden? Öbür arkadaş ona şöyle cevap verir. Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgar yok etmesin.

    İNCİNMELERİNİZİ KUMA, GÖRDÜĞÜNÜZ İYİLİKLERİ KAYALARA KAZIMAYI ÖĞRENİN.

    Denilir ki: Özel birini bulmak bir dakikanızı alır, onu değerlendirmeniz bir saat içinde olur, onu sevmek için bir gün yeter; ama sonra onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.

    Siz siz olun ve dostlarinizin iyiliklerini unutmayin. Cünkü iyi bir dost her zaman bulunmaz...
#12.08.2024 07:00 2 0 0
  • Enine boyuna, iriyarı bir adama gıpta ve hayranlıkla bakan ufak-tefek bir genç der ki:
    "Ben de sizin gibi iri yapılı ve güçlü olsaydım, dünya ağır sıklet boks şampiyonu olurdum."
    Adam gülümseyerek cevap verir:
    "Peki seni, hafif sıklet şampiyonu olmaktan alıkoyan nedir?"
#11.08.2024 08:41 0 0 0
  • 60 yaşındaki ünlü ressam, bir lokantaya girer. Gerçi cebinde parası yoktur ama aldırmaz...
    Lokantacıya yapacağı portresine karşılık yemek yemek istediğini söyler.
    Güzelce karnını doyurur.
    Sonra bir çırpıda lokantacının portresini çizerek masaya bırakır.
    Kalkarken adam gelir, resme bakar, beğenir.
    "Güzel ama" der lokantacı "Bir dakikada yaptınız bunu, oysa bir saattir yiyorsunuz".
    Ressam "Bir dakika değil, 60 yıl ve bir dakika" diye karşılık verir...
#11.08.2024 08:24 0 0 0
  • Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı.
    Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı....
    Yılbaşı sabahı küçük kızı, paketi getirip "Bu senin babacığım" dediğinde üzüldü.
    Acaba gereğinden fazla mi tepki göstermişti kızına... Bir gece önce yaptığından utandı...
    Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu... Kızına gene bağırdı.
    "Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?"
    Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı, "O kutu boş değil ki babacım" dedi...
    "İçini öpücüklerimle doldurmuştum!..."
#11.08.2024 08:23 0 0 0
  • Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.
    Etraftakiler hastaneye götürmüşler.
    Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler.

    Yaşlı adam huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş.
    Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.

    "Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.
    Hemşire "Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" diyince;

    Yaşlı adam üzgün bir ifade ile:
    "Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.

    Hemşireler hayretle:
    "Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.

    Adam cevaplamış:
    "Ama ben onun kim olduğunu biliyorum"
    0
#11.08.2024 08:19 0 0 0
  • Asla vazgeçme...
    Kendini yorgun hissetsen bile,
    Başarı senden kaçsa bile,
    Bir hata sana zarar verse bile,
    Hatta ihanet sana acı verse bile,
    Bir hayal yok olsa bile,
    Göz yaşları gözlerini yaksa bile,
    Kimse gayretini fark etmese bile,
    Nankörlük ödülün olsa bile,
    Anlayışsızlık seni gülmekten
    Alı koysa bile,
    Ve hatta herşey,
    Hiç bir şey olsa bile,
    Vazgeçme....
    YENİDEN BAŞLA...
    __________________0
#08.08.2024 09:51 0 0 0
  • Yalanci Aynalar..
    Çok tanınmış özel bir hastahanede sezaryen'le dünyaya açtı gözlerini. Doktorlar ameliyat masasının etrafında fır dönüyor, hemşireler adeta titriyorlardı. Dünyaya gelişi çok görkemliydi, bütün yüksek tirajlı gazetelerin ilan sayfalarında kaocaman kupürlerle; adeta dosta, düşmana, sevene, sevmeyene ilan edildi. Düşman çatlatıldı, dostlar sevindirildi...

    O, olanların farkında değildi. Annesinin sıcacık kucağında mışıl-mışıl uyuyordu babasının bol yakıt harcayan, bol silindirli makam otomobilinin arka koltuğunda... Şoför her zamankinden çok daha dikkatli kullanıyordu aracı...Özel hemşiresi yanıbaşında, mimikleri sık sık değişiyor, sevinçten uçuyordu adeta, çünkü ona göre bu bebek rahatlık, para, huzur, daha daha çok şey demekti... Bakıcısı konvoyun ardından seyreden diğer araçtaydı ve o da; aynı mutluluğun mağrurluğu içindeydi... Babasının ağzı kulaklarına değecek gibi, gözleri çakmak çakmak parlıyor, içi içine sığmıyordu. Konvoy malikaneye ulaştı sonunda. Püfür püfür deniz yeli esiyor, deniz de sanki onların bu sevinçlerine katılırca usul, usul dalgalanıyordu... Yalı denize sıfır ve civardakilerden de oldukça büyüktü. Koskocaman bahçede bir anda insanlar biriktiler. Hareket arttıkça arttı. Dış kapıyı ardına kadar açan genç bahçivan; başıyla selam verip, esas duruşa geçti. Aşçılar ve diğer hizmet erbabı da bahçedeydiler o sıra...

    Cins kurt köpekleri kulübelerinin dışına çıkmış, zincirlerini şıkırdata şıkırdata sağa sola koşuyor,dillerini sarkıtarak garip iniltiler çıkarıyorlardı. Vapur düdükleri yalnını duvarlarında bir başka yankılanıyor gibiyken, o, özel odasındaki kuştüyü yatağına yatırılmıtı artık...
    Yıllar çabucak geçti sanki, emekledi, sonra yaşını doldurdu. Özel öğretmenler tutuldu, çünkü; küçük hanım dı o ve sanat öğrenmeliydi. Müzik, resim, bale derken, babası onun için tenis kortunu da yenilettirmişti. Spor yapacaktı küçük hanım, dinç, dinamik, zarif, güzel olmalıydı her zaman... Serpildi ve genç bir kız oldu. 20. doğum gününde babası ona, spor ve yeni bir otomobil almıştıı. Hız ve eğlence tutkunuydu da... Etrafında sürekli babasının kalantor dostlarının evlatları kur üstüne kur yaparak, sanki birbirleriyle yarışıyorlardı. Su gibi para harcar, kumarın en alasını oynardı daima... Gece küplerinde, barlarda eğlenir, başına buyruk davranır, dağıtırdı sık sık. Karakollara düşerdi sürekli, küfür ederdi çünkü insanlara. Küçümser, beğenmez, susmaz, uslanmazdı. Kıtalararası gezintilere çıkar, eğlenir, gezip tozar ve beş parasız olarak hep "babişko"suna dönerdi... Kadınların güzel olanlarını asla çekemez, erkeklerin yakışıklı olanlarını isterdi ama, kısa zamanda da terkederdi... Bir gün zil zurna olana dek, içti ha içti. Yalnız kalmak istediğini söyledi yanındakilere. Öyllede yaptı, yürüdü kalabalık bir caddede, insanlara dudak büktü, yüzlerini, giysilerini küçümsedi yürüdükçe. Yorulur gibi hissetti kendini ve bir aynacı mağazasının vitrinine yaslanıp soluklandı. Aynada kendini görmüştü, ama bu aynada bir eksiklik var galiba diye düşündü. Mağaza sahibinin gönderdiği genç işçi ona beğendiği bir ayna varsa girip içeride görebileceğini, ancak vitrine yaslanmamasını söyledi... Hışımla girdi içeri, aynaları teker teker yokladı, hep kendine baktı. Beğenmedi hiç birini de... Sordu kızgın kızgın, söyleyin dedi, benden güzeli var mı ha ? Cevap veremezdi aynalar ama, o, hep cevap bekledi ve asla da alamadı... Çıldırdı apansız, eline ne geçirdiyse aynalara savurdu, kırıp döktü, yaraladı kendini. Bağırdı avazı çıktığı kadar, bu aynalar, bu aynalar yalancıııııııııı. Kan revan içinde kalmış, gözlerini doğduğu hastanenin ameliyathanesinde bulmuştu ama, fazla sürmedi direnci, doğduğu yerde öldü...
#31.07.2024 10:06 0 0 0
  • Susmali insan sirasi ona gelince



    Susmali insan sirasi ona gelince... Bazen bir anlik susmanin anlatabilecegi seyleri saatler süren konusmalar anlatmakta yeterli olamiyor.

    Bazen sususlara saklaniyor sevgiler... bazen de nefretler... Her susus beraberinde bir birlikteligi getiriyor yada ayriligin soguk duvarlarini örüyor araya. Söyleyecek, söylenmesi gereken çok seyler oldugunda da susuyoruz çogu zaman. Kendimize anlatiyoruz nedense karsida ki dinlesin diye hazirladigimiz hep 'ben' le baslayan uzun cümleleri.. Ve bitislerde hep acabalar kaliyor aklimizda...

    Her seyi bitiriyoruz kimi zaman tek bir söz söylemeden, açiklama yapmadan. Sususlara saklaniyoruz yine...Birakalim da onlar anlasin diye...

    Hersey bittigi zaman baslayan seyler bazen güzel de olabiliyor ama hiçbiri sonsuza kadar sürmüyor. Sonsuz olacak bu defa diyerek baslanan her sey yarim kaliyor. Yarim hayatlarimiza bir de yarim insanlar ekliyoruz sonra. Ve her her seferinde savunmamiz onlari sonsuz sanmamiz oluyor.

    Tükeniyoruz yavasça... Tüketiyoruz hayati. Sususlardan siyrilip yol oluslara siginiyoruz sonra. Gidiyoruz...uzaniyoruz sonsuza. Yolcular gelip geçiyor üzerimizden adlarini bile ögrenemiyoruz acelelerinden... acelemizden.


    Her yolun vardir bir sonu deyip kendi sonumuzu kesfe çikiyoruz. Vardigimiz diger yol ayrimlari da ayni bizim gibi; hepsinin üzerinde izler var geçenlerden ve hiçbirini silebilecek kadar kuvvetli bir rüzgar yok ortalikta.

    Terk edilisler basliyor sonra yapayalniz kaliyoruz... Kendi yarattigimiz sessizlige çakiliyoruz.



    Ve diplerde ariyoruz sonsuzlari. Karanlik sariyor bizi... Karanlikta buluyoruz geçmise özlemi... Hayatlarimizi birakip geçmise dönüyoruz, geçmisler varediyoruz kendimize yasanmamis yasanmasi istenen...

    Ve artik yüzümüz yok, sesimiz yok, hayallerimiz yok. Cansiz bedenlerde can çekisen ruhlarimiz var sadece. Uzatmalari oynuyor ruhlarimiz...
#31.07.2024 09:55 0 0 0
  • Kendimizle yüzleştiğimiz saatlerdir geceler, içinde sebepsiz hüzünler biriktirdiğimiz…
    Yaşam hızla geçip giderken, ıskaladıklarımızın ya da erteleyip unuttuklarımızın pişmanlığıyla, gururu bir yana bırakıp yüreğimizin sesine sığınırız. Vakit çok geç de olsa takvim tutmazlığı bile anlamını yitirir bazen. Ve yalan olduğunu bildiğimiz masallara inanmak isteriz umutsuzca. Paylaşmak istediğimiz yalnızlığın aslında paylaşılmaz olduğunu öğreniriz…

    Maskelerimizden kurtulmak istediğimiz saatlerdir geceler, gerçek yüzümüzle başbaşa kaldığımız.Önüne geçemediğimiz bir hiçlik duygusuyla ve yanıtlarını bilmediğimiz sorularla düşeriz kendi içimizdeki kuyulara. Yukarı tırmanmak istedikçe ellerimiz kayar, yüreğimiz kanar, sesimizi duyuramayız. Bizi çekip çıkaracak bir eli bazen bir yaşam boyu bekleriz…
    yaralarımızla yaşamayı öğreniyoruz…

    Kendi hikayemizin dışına çıkmamıza izin vermiyor hayat
#07.07.2024 23:59 0 0 0
  • Biri durdursa zamanı, öyle akıp gitmese. Sokmasa iki ayağımızı bi pabuca, biraz soluk aldırsa.. Biri durdursa zamanı, Annem hiç yaşlanmasa, Babam elimi bırakmasa, ablam evlenip yuvadan uçmasa..Biri durdursa zamanı çocukluktan çıkmasam, arkadaşlarım beni çağırsa, koşarak çıksam cama.. Biri durdursa zamanı, hep gençliğimde kalsam, ne aşka ne sevgiye öyle hemen kanmasam..Çizmese yüzümü yıllar, dökmese başıma karlar, biri zamanı durdursa, ya da durulsa tüm hayatlar..
    0
#28.05.2024 10:39 1 0 0
  • 0 yaşında:
    Baba: Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı? Gözleri de bana ne kadar çok benziyor.
    Kızı: Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek.
    5 yaşında:
    Baba: Prensesim benim, güzel kızım. Söyle bakalım baban sana ne alsın?
    Kızı: En çok babamı seviyorum. Babam, niye annemle uyuyor? Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin.
    10 yaşında:
    Baba: Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız?
    Kızı: Ben babama aşığım. Büyüyünce babam gibi bir erkekle evleneceğim. Babam bu ay harçlığımı arttırır mı acaba?
    15 yaşında:
    Baba: Ne kadar da çabuk büyüdü. Eve de gittikçe geç kalmaya başladı, bu gidişle başına kötü bir şey gelecek. Sanırım daha sert konuşmalıyım.
    Kızı: Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit geçiremiyorum Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum. Ne zaman özgür olacağım?
    20 yaşında:
    Baba: Artık sözümü dinlemiyor. Benden giderek uzaklaşıyor. Kendi parasını da kazanmaya başladı ya, bana ihtiyacı kalmadı tabii. Uzun zamandır aramızda tatlı bir-iki laf geçmedi. Zaten evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba
    kızım elden gidiyor.
    Kızı: Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor. Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli? Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım. Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık!
    25 yaşında:
    Baba: Bir gün bunun olacağını biliyordum. İşte evleniyor. Zaten aramız eskisi gibi değildi. Şimdi bir de kocası var. Prensesim beni terkediyor.
    Kızı: Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu var ki? Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden yapıyor. Kendi hayalindeki damat değil ya! Sanki birlikte yasayacak olan o.
    30 yaşında:
    Baba: Çok az görüşüyoruz. Daha sık bir araya gelsek ne iyi olur. Hem torunlarımı da özlüyorum. Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da bize gelemiyorlar ki...
    Kızı: Babamları da çok ihmal ediyorum galiba. Yine telefonda çok üzgün geldi sesi. Hafta sonu onlara sürpriz yapmak en iyisi.
    40 yaşında:
    Baba: Kızım benim entellektüel düzeyimi yeterli bulmuyor. Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum. Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim. Anlayamadığı bütün.problemleri bana sorardı. Şimdi beni beğenmiyor. Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyeceğim.
    Kızı: Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor. Sürekli bir şeylerden yakınıyor. Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama. Ya ona bir şey olursa? Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım.
    45 yaşında:
    Baba: Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel. Gözüm arkada gitmeyeceğim. Her şeyi kendi başardı. Onunla gurur duyuyorum.
    Kızı: Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır değilim. İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten. Allah"ım onu benden alma!
    50 yaşında:
    Baba: Dünyada mutlu kal kızım!
    Kızı: Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım. Şimdi ben kime danışacağım, kim yardim edecek bana? Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol. Ve hep yanımda olduğunu hissettir, ne bileyim ben, arada sırada işaretler
    yolla mesela. Ah babacığım! Sensiz nasıl yaşayacağım?
    55 yaşında:
    Kadın: Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım. Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim, çünkü "keşke" lerin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini biliyorum. Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur mu?,
    0
#28.05.2024 10:31 0 0 0
  • Kalabalık yalnızlıklar içinde yürüyoruz.
    Her köşe başı bir belirsizlik her köşe başı bir muamma…kimi zaman gözlerimiz bir vitriinin ışıltılı parıltısına aldanıyor kimi zaman indirimdeki bir ürünün albesine…

    yürüyoruz bu kalabalıklar arasında…ite kalka çarpa düşe…
    kimi zaman bilmem kaç liralık bir saate takılıyor gözlerimiz, kimi zaman bir telefona, kimi zaman bir elbiseye..

    Bakıyoruz bazen uzaktan……içten içe..
    Etrafa bakarak adımlıyoruz sokakları…

    Bakıyoruz ama görmüyoruz bir serçenin simit için kanat çırpınışını..
    Görmüyoruz bir sokak kedisinin kasap önündeki bakışlarını..

    Görmüyoruz duvar dibine çökmüş bir adamın yüreğindeki haykırışları.

    Görmüyoruz ekmek parası isteyen yaşlı bir teyzeyi.
    Görmüyoruz iki beton arasında yeşermiş ve yaşamak için çırpınan bir çiçeği..
    Görmüyoruz gözleri yaşlı ayağında ayakkabı olmayan mülteci bir çocuğu…
    Görmüyoruz…Duymuyoruz…Bilmiyoruz…
    0
#28.05.2024 10:26 0 0 0
  • ONARMAYA çalışmak mı, YIKIP yeniden başlamak mı?
    Verilen Sözlere Mi ''AĞLAMALI''...
    Yoksa ''SAHİPSİZ'' Bırakılan Ellere mi...
    Şimdi Tüm Yalnızlıklara Mı ''SİTEM'' Etmeli...
    Yoksa ''BIRAKIP'' Gidenleremi...
    "BİSMİLLAH" Deyip Yeniden mi Niyetlenmeli ''hayata
    Yoksa Sandığa ''GÖMÜP'' Üstüne ''KİLİTLERMİ'' Vurmalı
    0
#28.05.2024 10:24 0 0 0
  • Konu: MUTLULUK
    MUTLULUK paraya tahvil edilemeyen değerlerde saklıdır...
    Hayatın güzelliklerini temaşa edecek, durup bir ağacın yeşermesine, bir çiçeğin büyümesine, bir kuşun sesine dikkat kesilecek zamanımız olmuyor. Bazen insanlar para kazanmak peşinde hayatlarının ana eksenini kaybediyorlar ve çocuklarının büyüyüşünü göremiyorlar, çocuklarının gülümseyişini göremiyorlar, onların nasıl serpildiğini hissedemiyorlar. İşte bizim hayatın içinde parayla yakalanamayacak değerleri değiş tokuş etmememiz lazım.
    Bugün biz maalesef zamandan yana fakir, eşyadan yana zengin yoksullar olarak yaşıyoruz hayatımızı.
    0
#28.05.2024 10:17 0 0 0
#09.10.2023 06:41 0 0 0
  • Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın yarım kalan sevdamın eksik taraflarında.Bomboş ve sessiz kaldırımlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına! Bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücra köşelerine seni yazıyorum.

    Bu gece gene yağmur yağıyor.Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine.Yağsın,yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı!Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı...

    İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış yüreğime,işte seni yazıyorum!!!
    Bu gece gene yağmur yağıyor.Senyoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. Gözyaşlarımı efkarıma kattım bu gece. Sevdamı,umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.

    Bu gece yağmurla beraber gözyaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara.Süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. o,doya doya bakamadığım gözlerin,gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında,yetmez miydi? Bir bakışın bir ömüre değmez miydi?
#22.09.2023 12:39 0 0 0
#24.08.2023 07:28 0 0 0
#24.08.2023 07:21 0 0 0