netstat-netstat

netstat-netstat

Üye
10.06.2010
Er
460
Hakkında

  • Konu: Okul
    Okul (Yunanca σχολεῖον;), genel tanım olarak eğitim ve öğretim amacıyla tasarlanmış mekâna verilen bir isimdir. Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerde okul kelimesi yalnızca tek bir alanda eğitim veren kurumları da kapsar. Örnek: Ekonomi okulu, Dans okulu, Gazetecilik okuludur.
    Türkiye'de okullar genelde devlet kontürolündedir ve Milli Eğitim Bakanlığı veya Yök'e bağlıdır. Ancak özel okullar da mevcuttur. Özel okullarda verilen eğitim de kısmen devlet kontürolündedir. Okullar genelde bilimsel derslerin verildiği mekanlar olarak bilinir. Ancak okul devletin, yani devletin başında bulunan siyasi anlayışın kontürolünde olduğu için özgür olarak kalmazlar devlet erkinin ideolojisi doğrultusunda şekil alırlar.
    Okul sadece bilimsel bilginin verildiği mekanlar değil aynı zamanda kültür, sanat, siyaset gibi öznel kaynaklı derslerinde verildiği eğitim kurumlarıdır.
    Okul, eğitim ve öğretim etkinliklerinin gerçekleştirildiği yerdir. Okullarda çeşitli düzeylerde, toplu olarak öğrenim yapılır. Okul eğitimindeki temel amaç, öğrencilerin zihinsel, bedensel ve ahlaksal açıdan gelişmesini sağlamaktır. Okul binaları okulun amacına göre yapılır. Okullar, öğrenci sayısının fazla olduğu bölgelerde çok katlı ve çok derslikli olarak yapılır. Her okulun bir adı vardır. Okul içerisinde derslikler; müdür, müdür yardımcısı, psikolojik danışman, veli görüşme ve öğretmenler odaları, lâboratuvarlar, spor salonu ve iş atölyesi gibi bölümler bulunmaktadır. Bireyler yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan bilgileri en doğru şekilde okulda öğrenirler. Örneğin; okuma-yazma, hastalıklardan korunma, doğa olaylarına karşı önlemler alma gibi. Bir toplumun bilgi ve teknoloji üretebilmesi için yetişmiş insan gücüne gereksinimi vardır. Okul, hem bir bilgi yuvası hem de sosyal etkinliklerin yerine getirildiği bir kurumdur. Dostluk, sevinç ve üzüntülerin paylaşılması gibi duygular okul arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz sonucunda gelişir. Okulda uyulması gereken kurallar vardır. Bu kurallardan başlıcaları şunlardır:
    1. Okul düzenine uymak,
    2. Okula zamanında gelmek,
    3. Okul yöneticilerine ve öğretmenlere karşı saygılı davranmak,
    4. Okul arkadaşlarına karşı nazik olmak ,
    5. Okula okul idaresinin belirlediği kıyafetle gelmek,
    6. Okul eşyalarını ve ders araç-gereçlerini kendi eşyaları gibi korumak, daha sonra başkalarının da aynı araç gereçleri kullanacağını unutmamak,
    7. Okulu ve okul çevresini temiz ve düzenli tutmak.
    https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/1/17/Zille_school.jpg
#16.06.2010 09:44 0 0 0
#15.06.2010 23:47 0 0 0
#15.06.2010 19:57 0 0 0
  • Seni çok seviyorum
    En büyük dostunum
    Ve hayatımda gördüğüm en iyi
    İnsansın sen
    Mutlu olunca yüzün parıldar
#15.06.2010 19:55 0 0 0
  • Konu: Mayonez
    Mayonez, Fransız mutfağı kökenli soğuk sos.
    Çiğ yumurta sarısı ve bitkisel yağ karışımından oluşur.Sürekli çırpılan yumurta sarılarına koyu bir kremaya dönüşünceye değin yavaş yavaş yağ eklenmesiyle elde edilir.Limon suyu, hardal ya da sirke ile tatlandırılan bu bileşim, mayonnaise verte (yeşil sebze püreli), sauce remoulade (ançüez, tuşu ve kaparili), sauce aioli (bol sarmısaklı Provans mayonezi), Bin Adalar (Thousand Island) ve Rus usulü salata sosları gibi çok sayıda mayonez türünün temelini oluşturur.Mayonez terimi, üzerine bu sosun konduğu soğuk yemekler ve salatalar için de kullanılır.
#15.06.2010 19:50 0 0 0
  • Karadeniz`de 10 milyar ton üretilebilir petrol rezervi bulunduğu tahmin ediliyor. Brezilyalı Petrobras ile TPAO arasında imzalanan petrol arama ve çıkarma anlaşmasına ABD’li enerji devlerinin de katılmayı düşünmesi var olan potansiyelin de bir teyidi adeta.
#15.06.2010 19:45 0 0 0
  • 1870 yılında Alman arkeolog Heinrich Schliemann tarafından başlatılan ve ikinci dünya savaşından önce Amerikan arkeolog Blegen tarafından sonuçlanan kazıların sonucu olarak, bütün dünya Çanakkale Boğazı'nın güney sahillerinden 5-6 km uzağında yer alan bir yörede bundan yaklaşık beş bin yıl önce M.Ö. 3000 yıllarında ilk olarak insanların yerleştiğini ve kale inşa ettiklerini öğrendi. Yörenin bugünkü adı Çanakkale Hisarlık Höyüğü'dür. Kalenin sahipleri uygun coğrafi koşulların avantajlarını kullanarak Asya'dan Avrupa'ya uzanan ticari ilişkileri kontrol ederlermiş.
    M.Ö. 1900 yıllarında tepeleri ve çevresini at yetiştirmekle uğraşan yeni bir kabile ele geçirir. Bu yeni kabile önceki kaleden daha büyük ve görkemli bir kale inşa eder.
    Arkeolojik verilere göre, M.Ö. 1250 yıllarında tepe yeniden ele geçirilir ve her şey yakılıp harabeye çevrilir. Bir süre sonra merkezi Avrupa'dan gelen insanlar buraya yerleşirler. Yaklaşık M.Ö. 1100 yılında tepede büyük bir yangın meydana gelir ve tepe birkaç yüz yıl ıssız bir yer olarak varlığını sürdürür.
    Schliemann yaptığı kazılarda çok kıymetli bir hazine bulur. Bu hazine bir zamanlar bu şehrin zenginlikler şehri olduğunun habercisidir. Heinrich Schliemann burada bir hazinenin yattığını nereden mi bilir. Homeros'un İlyada ve Odysseia masallarını okuyan pek çok kişi bu civarda bir hazinenin saklandığını öğrenir ve 18. yüzyıldan itibaren hazineleri aramaya koyulurlar. Kitapları okuyan arkeolog Schliemann 1870 yılında Çanakkale'ye gelir. Hisarlık tepesini kazmaya başlar. Homeros'un Troya'sını bulur. Troya Kralı Priamos'un hazinesini ele geçirir ve onu yurt dışına kaçırır.

    Konu başlıkları [gizle]
    1 Hititler
    2 Troya ve Helen
    3 Savaşın on yılı
    4 Odysseus
    5 Kaynak
    6 Dış bağlantılar
    Hititler [değiştir]



    Hitit İmparatorluğu
    M.Ö. II bin yılın ortalarında Hisarlık tepesinin doğusunda kalan topraklar büyük Hitit İmparatorluğuna aitti. M.Ö. 1250 - 1220 yılları arasında krallığını sürdürmüş olan Hitit kralı IV. Tuthaliya'ya ait bir kaya anıtında 2 yer isminden bahsedilir - Wilusa ve Troas. Hititoloji bulgularına göre Truva (İlion), Hititlerin sözünü ettiği Wilusa kentidir. Böylece günümüzden beş bin yıl önce Truva'da Hititlerin yaşamış olduğu ortaya çıktı. Şehrin yeni bulunan bronz mührü eski Yunanca değildi, Anadolu'da binlerce sene önce konuşulan Luvi dilinde kazılmıştı. Toprağın metrelerce altından çıkarılan evler de Yunan özelliği taşımıyorlardı; ve Anadolu'ya mahsustular.
    Troya ve Helen [değiştir]



    Helen ve Paris
    Sparta Kralı Tydareus'un kızlarından biri olan Helen,dünyanın en güzel kızlarından biri idi. Annesi Leda'dır. Zeus kuğu şekline girip Leda'yı kaçırmıştır.
    Savaşın on yılı [değiştir]



    Truva'da üst üste 9 tabaka farklı medeniyet kalıntısı var. Homeros, "İlyada"sında Troya savaşını ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Sözlü gelenekten yazıya M.Ö 5. yüzyılda geçmiştir fakat nasıl geçtiğini bilemediğimiz gibi, metinde geç dönemde yapılan değişikliklerin kesin amacını kestirmek bizim için güçtür. Ama Homeros bir savaşın toprağı bereketli Troya'da geçtiğini söylüyor. Şu çok ünlü Troya savaşının hikâyesi ise kısaca şöyle ortaya çıkmıştır; Tanrı Zeus ile Leda'nın kızı Helena evlenecek yaşa gelince Akhaların önde gelenleri Tündareos'un sarayına giderler. Burada Tündareos ya da Helena'nın seçimiyle, Menelaos Helena'nın kocası olur. Daha sonra Tündareos ölünce Sparta Krallığı Menelaos'a kalmıştır. Efsaneye göre, savaşın nedeni ise Iolkos Kralı Pelans ile Thetis'in düğünlerine davet edilmeyen kavga tanrıçası Eris'in, sinirlenip bir oyun düzenlemesi ve Hera, Afrodit ve Athena'nın oturduğu ziyafet sofrasına, üzerinde 'en güzele' yazılı bir elma atmasıyla başlar. Elmanın kimin olduğu üzerine 3 güzel tartışmaya başlarlar ve Zeus'tan bu sorunu çözmesini isterler. Zeus işin içinden çıkamayınca, çareyi Troya Kralı Priamos'un oğlu Paris'i rehber ilan etmekte bulur. Güzellerden her biri kendisini seçmesi için Paris'e bir şey vaat ederler. Athena ona savaşta yenilmezlik gücü vereceğini vaat eder. Hera Paris'i Asya'nın hakimi yapacağını söyler. Paris Afrodit'e kanar ve dünyanın en güzel kadınını elde etmek için Afrodit'i yarışmanın birincisi seçer. Bu güzel kadın Sparta Kralı Menelaos'un karısı Helen'di. Paris, Afrodit'in yardımıyla Sparta'ya gider, Helen'i kaçırır, prensi olduğu Troya şehrine geri döner. Bunun üzerine hakarete uğramış Menelaos, Akha ordularını toplayarak Troya'ya savaş açar. Böylece 10 yıl sürecek Troya savaşı başlamış olur.
    Odysseus [değiştir]



    Homerik Yunanistan
    Odysseus, Odisseas Penelope ile evli ve ondan Telemachus adlı bir oğlan çocuğuna sahiptir. Savaştan kaçınmak için deli taklidi yapar ve tarlasına tuz eker. Palamades ondan daha kurnaz çıkarak küçük oğlanı sabana koşar. Odysseus, kendine gelir oğlunu isteksizce öldürecektir. Aklı başında olduğu gerçeğini açıklar ve savaşa katılır. Yunan edebiyatında önemli yere sahip olan destanlar yüzyıllarca ağızdan ağza dolaşmış M.Ö. 700 yıllarında yazıya aktarılmıştır. Homeros'un İlyada'sı da bu dönemde ortaya çıkmıştır. Destanların yazıya alınmadan önce saraylarda aidoslar (şarkıcılar) tarafından dönemin çalgı aletleri olan forminks ve kitara eşliğinde okunulduğu bilinmektedir. Homeros halk efsanelerini ve öykülerini toplayarak iki büyük destanı ile sadece yunan edebiyatında değil, Batı dünyasında da ilk ve en büyük anıtsal yazı eseri olarak yerini almıştır.
    Alıntı
#15.06.2010 19:43 0 0 0
#15.06.2010 19:33 0 0 0
#15.06.2010 19:28 0 0 0
#15.06.2010 19:08 0 0 0
#15.06.2010 11:16 0 0 0
  • Konu: Terörizm
    Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır. Terör uygulayan organize gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist denir.
    Konu başlıkları [gizle]
    1 Kökenbilim
    2 Tarihçe
    3 Terörle Mücadele Kanunu
    4 Uluslararası terörizm
    5 Terörün finansal kaynakları
    6 Terör örgütü listeleri
    6.1 Türkiye tarafından terör örgütü kabul edilenler
    7 Medya ve terörizm
    8 Kaynakça
    8.1 Dipnotlar
    9 Ayrıca bakınız
    10 Dış bağlantılar
    Kökenbilim [değiştir]

    Türkçe'ye, Fransızca "terreur" sözcüğünden geçmiş olan[1] terör sözcüğü Latince kökenlidir.[2] Latince sözcüğün anlamı "korkudan titreme" veya "titremeye sebep olma"dır.[2]
    Fransızca Petit Robert sözlüğünde "Bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak için yarattığı ortak korku" olarak tanımlanır. Oxford İngilizce Sözlük'te[2] "Genellikle siyasal nedenlerle, halkın gözünü korkutmak ve halkı yıldırmak için dehşet öğesini kullanmak" olarak tanımlanır.[2] Türk Dil Kurumu Sözlüğü'nde, "Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş" olarak tanımlanır.[1]
    Literatürde terör sözcüğü bazen şiddet veya siyasal şiddet kavramlarıyla eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
    Türkiye’de yıllarca teröre karşılık olarak anarşi sözcüğü kullanılmış, son yıllarda bu sözcük terk edilerek "terör" sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır. "Anarşi" sözcüğü Yunanca kökenlidir. Yunanca sözcük "başsız, yöneticisiz" anlamına gelir. Anarşi sözcüğü Oxford İngilizce Sözlük'te "otorite yoksunluğundan veya otoritenin ve diğer yönetim mekanizmalarının tanınmamasından doğan düzensizlik durumu" olarak tanımlanmıştır.
    Arapça kökenli tedhiş sözcüğü de zaman zaman terör anlamında kullanılır. Tedhiş sözcüğü, "korku salma, yıldırma" anlamlarına gelir.[3]
    Terörizm, “Disasters: Terrorism” adlı kitabında, “What is Terrorism?” başlığı altında Ann Weil tarafından da şu şekilde tanımlanmıştır: “Terörizm; rastgele seçilmiş ya da sembolik değeri olan kurbanların, şiddetin aracı olarak seçildikleri bir savaş yöntemidir. Bu araçsal kurbanların kurbanlaştırılmaları, mensup oldukları grup ya da sınıf içerisindeki yerlerine bağlıdır. Böylece, söz konusu grup ya da sınıfa mensup olan diğer bireyler de, kronik bir terör korkusunun içine itilmiş olurlar”.
    Tarihçe [değiştir]

    Terör sözcüğü bugünkü anlamında, ilk defa Fransa’da, Fransız Devrimi'nde kullanılmıştır.[kaynak belirtilmeli] Devrimden sonra 1793 Martında 1794 Temmuz'una kadar süren Maximilien François Marie Isidore de Robespierre önderliğindeki bir dönem terör rejimi veya terör dönemi (regime de le terreur) olarak adlandırılmıştır. Fransız Devrimi esnasında demokrasi ve eşitliğe kavuşmak adına her türlü baskı ve şiddetin uygulanması gerektiğini savunan Jacobinler'i tanımlamak için kullanılmıştır.
    Terörle Mücadele Kanunu [değiştir]


    Vikikaynak'ta bu konuyla ilgili metin bulabilirsiniz.
    Terörle Mücadele Kanunu
    Türkiye'de 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 1.maddesinde; “Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir” şeklinde tanımlanmaktadır.
    Uluslararası terörizm [değiştir]

    Terörün sınır aşan bir hal alması halinde uluslararası terörizm ile karşı karşıya kalınır. Ancak son dönemde 'uluslararası terörizm' kavramı daha çok birden fazla ülkeyi hedef alan veya birden fazla ülkede aynı anda birbirine yakın eylemlerde bulunan terörizmi anlatmak için kullanılmaktadır.
    Terörün finansal kaynakları [değiştir]

    Terörizm ihtiyaç duyduğu maddi kaynaklara daha çok yasadışı faaliyetleri ve dış yardımlar ile ulaşır. Bu gelir kaynakları şu şekilde özetlenebilir:
    Dış yardımlar
    Uyuşturucu ticareti
    İnsan kaçakçılığı
    Büyük çaplı soygunlar
    Haraçlar
    Zorunlu bağışlar
    Bağışlar
    Diğer her türlü kaçakçılık
    Diğer gönüllü katkılar
    Terör örgütü listeleri [değiştir]

    Bazı ülkeler terör örgütlerinin listesini yayınlarlar. Bu listeler bazı ülkelerde yıllık yenilenirken, bu süre daha uzun veya kısa olabilir.
    En çok bilinen listeler ABD, AB ve İngiltere tarafından yayınlanmış olanlardır. Türkiye ile ilgili olarak PKK ve DHKP/C bu listelerde yer almıştır. ASALA bu listelerde yer almaz. Rusya gibi bazı ülkelerce PKK terorist örgüt olarak tanınmamaktadır. PKK, NATO'nun 2003 yılında yayınladığı terörist örgütler listesinde de yer almıştır.[4]
    Bu tür listeleri daha çok ilgili ülkelerin meclisleri yayınlar. Belli aralıklarla bu listelerdeki isimler değiştirilebilir.
    Türkiye tarafından terör örgütü kabul edilenler [değiştir]
    Türkiye'de meclis tarafından "terör örgütleri listesi" yayınlanmamıştır. Bununla birlikte Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı "Türkiye'de halen faaliyetlerine devam eden başlıca terör örgütleri" listesi şu şekildedir: [5]
    PKK)
    TKP/ML - KONFERANS
    Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP)
    PKK/KONGRA-GEL (Kürdistan Halk Kongresi-KHK)
    Kürdistan Devrim Partisi (PŞK)
    Kürdistan Demokrat Partisi/Bakur (PDK/Bakur)
    Hizbullah
    ASALA
    Hilafet Devleti (HD)
    İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA/C)
    Tevhid-Selam (Kudüs Ordusu)
    El Kaide Terör Örgütü Türkiye Yapılanması
    Medya ve terörizm [değiştir]

    Terörizmin medya olmadan yaşayamayacağı yaygın bir kanaattir. Terörizm modern dönemin bir olgusu olması da daha çok bu durum ile ilişkilendirilir. Terör örgütleri medya sayesinde dehşet yayarlar ve propaganda yaparlar.
    Terörizm konusunda akademik ilgi oldukça sınırlıdır. Konunun popüler oluşuna rağmen bu konu ile ilgilenmenin maliyeti oldukça yüksek olmuştur. Terör örgütleri akademisyenleri tehdit ederken, bu konu ile ilgilenen kişiler toplumun ve yasaların yoğun baskısını da üzerlerinde hissetmişlerdir.
    Kaynakça [değiştir]
#15.06.2010 11:10 0 0 0
  • Garry Kimoviç Kasparov (d. 13 Nisan 1963, Bakü, Azerbaycan SSC), 1985-2000 yılları arası dünya şampiyonu olan Rus satranç ustası.
    Garry Kasparov, 1963 yılında Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de dünyaya geldi. Babası soylu bir Yahudi annesi ise Ermeni'ydi.
    1985'te Anatoli Karpov'u yenerek dünya şampiyonu unvanını kazanmış, bu unvanı 2000 yılında yenildiği Vladimir Kramnik'e devretmiştir. Onun Temmuz 1999'daki FIDE Rating listesinde gerçekleştirdiği 2851 ELO puanı şimdiye kadar gerçekleştirilmiş en yüksek puandır. Pek çok kişi kendisini tarihte görülmüş en güçlü oyuncu olarak değerlendirmektedir. 10 Mart 2005'de bir daha satranç turnuvalarına katılmayacağını açıklamıştır.
    Konu başlıkları [gizle]
    1 Kariyerinin başlangıcı
    2 1984 Dünya Şampiyonası
    3 1985 Dünya Şampiyonası ve sonrası
    4 Emeklilik
    5 Bilgisayara karşı satranç
    6 Kaynakça
    7 Dış bağlantılar
    Kariyerinin başlangıcı [değiştir]

    Kasparov, Mihail Botvinnik'in satranç okulunda satranç eğitimini almıştır. 13 yaşında 9 üzerinden 7 puan alarak 1976 yılında Tiflis'te gerçekleştirilen Sovyet Küçükler Şampiyonası'nı kazanmıştır. Sonraki yıl da bu başarıyı tekrarlayarak ve 9 üzerinden 8,5 puan almıştır.
    1978 yılında Kasparov, Minsk'teki Sokolski Memorial turnuvasına katıldı. Buraya dışarıdan davet edilmişti fakat birinci sırayı alarak master unvanını almıştır. Kasparov bu başarısını hayatının dönüm noktası olarak değerlenmiştir ve bu durumun, satrancı meslek olarak seçmesinde kendisini yüreklendirdiğini belirtmiştir. Bir yazısında "Yaşadığım sürece Sokolski Memorial'i hatırlayacağım" demiştir.
    Kasparov FIDE sıralamasında hızla yükselmiştir. Rusya Satranç Federasyonu'nun dikkatsizliği ile Garri Kasparov, henüz derecelendirilmemişken, Banya Luka'da büyükusta turnuvasına katılmıştır (federasyon bunun küçük bir turnuva olduğunu sanmıştı). Bu üst düzey turnuvada 2595 geçeci puan elde etmeyi başarmıştır. Bu, Kasparov'un üst düzey oyuncular arasına yükselmesine yetmiştir.
    Bir sonraki yıl 1980'de Batı Almanya, Dortmund'daki Dünya Küçükler şampiyonasını kazanmıştır.
    Bu sıralarda Kasparov dünya şampiyonu Anatoli Karpov ile oyun oynama şansı arıyordu. Ama öncesinde Adaylar Turnuvasını geçmesi gerekiyordu.
    1984 Dünya Şampiyonası [değiştir]

    1984'te Anatoli Karpov ile Garri Kasparov arasında oynanan Dünya Şampiyonluğu maçı, ortaya çıkan sonuç itibariyle satranç tarihindeki en tartışmalı maçlardan biri oldu. Kazandığı oyun sayısı 6'ya ulaşan tarafın şampiyon olacağı maça Karpov çok iyi başladı ve ilk 6 maçta 4 galibiyet alarak 4-0'lık skoru yakaladı. Karpov'un kazanması için sadece 2 oyun daha alması yeterliydi ama Kasparov buna izin vermemek için elinden geleni yaptı. Arka arkaya 17 maç berabere bitti ve sonunda Karpov bir galibiyet daha aldı ve skoru 5-0 yaptı. Şampiyonluğa ulaşması için önünde sadece 1 galibiyet kalmıştı. Daha sonra 32. oyuna kadar yine beraberliklerle geçti ve Kasparov sonunda ilk galibiyetini aldı.
    Bu noktadan sonra Kasparov'dan 11 yaş büyük olan Karpov fiziksel olarak neredeyse tükenmişti. Maç boyunca toplam 10 kg verdi. Birkaç oyun sonra Kasparov üst üste 2 galibiyet daha alıp skoru 5-3'e getirdi. Maç sırasında birkaç kere hastaneye kaldırılan Karpov'un durumu iyi değildi. Karpov her ne kadar iyi olduğunu ve maça devam etmek istediğini söylese de doktorlar durumunun iyi olmadığını ve devam edemeyeceğini söylüyorlardı. Kasparov ise 5-3 geride olmasına rağmen son 2 oyunu kazanmış olmanın verdiği moralle maçın favorisi olduğunu düşünüyordu ve maça devam etmek istiyordu. Ama FIDE Başkanı Florencio Campomanes iki oyuncunun da maça devam etmek istemesine rağmen, maçın uzunluğu nedeniyle iki oyuncunun da sağlığının zorlandığı gerekçesiyle maçın iptal edildiğini ve yeni maçın birkaç ay sonra yapılacağını açıkladı. Böylece ilk defa bir Dünya Şampiyonluğu maçı sonuç elde edilmeden bitirilmiş oldu.
    1985 Dünya Şampiyonası ve sonrası [değiştir]



    Kasparov, Frankfurt'taki "Chess Classics" satranç turnuvasında, 1999
    İkinci Kasparov-Karpov maçı 1985 yılında 24 maç üzerinden organize edildi. 12,5 puana ulaşan ilk oyuncu şampiyonluğa ulaşmış olacaktı. 12-12 beraberlik durumunda ise son şampiyon olan Karpov unvanını koruyacaktı.
    Kasparov maça iyi başladı ve ilk oyunu kazanarak durumu 1-0 yaptı. İki beraberlikten sonra Karpov toparlandı ve üst üste iki galibiyet alarak skoru 2-3 yaptı. Daha sonraki oyunlarda son maça gelinene kadar Kasparov 2, Karpov ise 1 galibiyet alabildi. Böylece skor Kasparov lehine 12-11 oldu. Karpov'un unvanını koruyabilmesi için bu oyunu alarak 12-12 beraberliği sağlaması gerekiyordu. Karpov oyunu kazanmak için saldırgan bir strateji izledi ama Kasparov 26. ve 31. hamlelerde iki tane piyon fedası yaparak oyunu karmaşık bir hale soktu ve Karpov 36. hamlede büyük bir hata yaparak bir taş kaybetti ve birkaç hamle sonra terk etti. Böylece maçı 13-11 kazanan Kasparov, Kaprov'un 10 yıllık Dünya Şampiyonluğna son verdi. Kasparov 22 yaşında Dünya Şampiyonu olarak tarihteki en genç Dünya Şampiyonu oldu (daha önceki en genç şampiyon 1960'ta 23 yaşındayken Botvinnik'i yenerek şampiyonluğa ulaşan Mikhail Tal'dı).
    1986 yılında Karpov'la Londra ve Leningrad'da yaptığı rövanş maçını 12,5-11,5 kazandı. 1987 yılında İspanya'da yeni bir maç yaptılar. Diğer maçlardan daha çekişmeli geçen bu maçın skoru 23. oyunun sonunda 12-11 Karpov'un lehineydi. Son oyunda Kasparov'a mutlak bir galibiyet gerekiyordu. O ana kadar 23 oyunda sadece 3 oyun kazanabildiğini dikkate alırsak bu çok zor bir görevdi. Ne var ki oyuna beklenmedik şekilde sakin Reti açılışıyla başlayan Kasparov son oyunu kazandı ve skor eşit olmasına rağmen unvanını korumuş oldu. 1990 yılında yapılan maçta bu sefer Kasparov unvanını daha rahat bir şekilde korudu. Kasparov 1993 yılında unvanını Nigel Short'a ve 1995 yılında New York'ta "Dünya Ticaret Merkezi"nin en üst katında Viswanathan Anand'a karşı korudu.
    2000 yılında FIDE'den ayrı olarak "Brain Games"in organizasyonu altında yaptığı maçı Vladimir Kramnik'e karşı kaybetti. Buna rağmen halen tartışmasız bir biçimde dünyadaki en iyi oyuncu olma üstünlüğünü sürdürmektedir.
    Emeklilik [değiştir]

    Garry Kasparov, Linares turnuvasını birinci bitirdikten sonra 10 Mart 2005 günü duzenlenen basın toplantısında, aktif satrancı bıraktığını açıklamıştır. Kasparov'un açıklamasına rağmen FIDE, kurallar gereği Kasparov'un ELO ratingini 1 yıl kadar tutmuştur. Nisan 2006 ELO listesinden Kasparov çıkarılmıştır.
    Bilgisayara karşı satranç [değiştir]

    Kasparov, dünya çapındaki ünü sayesinde, bilgisayar üreticilerinin de ilgi odağı olmuştu. Bazı şirketler, teknolojinin ne kadar geliştiğini göstermek için, onu yenebilecek bir bilgisayar geliştirmek istediler. IBM, Deep Blue (Derin Mavi) isimli bir bilgisayar yaparak, Kasparov ile bir maç ayarladı. 1996'da yapılan 6 setlik maçlar sonunda Kasparov Deep Blue'yu 4-2 yendi.
    IBM sonraki yıla kadar Deep Blue'yu geliştirdi (Deeper Blue olarak da bilinmekle beraber resmi adı Deep Blue'dur[1]). 3 dakikada 60 milyar[2] hamleyi gözden geçirebilen bu bilgisayarla Kasparov, 1997'de tekrar maç yaptı. Yine 6 setten oluşan bu maç sonucunda Deep Blue Kasparov'u 2.5 a karşı 3.5 puanla yenmeyi başardı[3]. Böylece insanlık tarihinde ilk kez bir bilgisayar, dünya satranç şampiyonunu yenmiş oldu[3]. Kasparov 2. oyunun 37.Be4 hamlesinde Deep Blue'ya insanlar tarafından müdahale edilerek yardım edildiğini iddia etti[4]. Çünkü böyle bir durumda bir bilgisayarın 37.Qb6 hamlesini yaparak bir piyon kazanma eğiliminde olması bekleniyordu ve bu beklentisi pek çok satranç otoritesi tarafından da onaylandı[4]. Fakat IBM bu iddiayı ve Kasparov'un yeniden maç önerisini reddederek Deep Blue projesini sona erdirdi[5].

    En sevdiğim forum sitesi için her şeyi yaparım.
#15.06.2010 10:33 0 0 0
#15.06.2010 10:17 0 0 0
#15.06.2010 10:12 0 0 0